ve oldu.. sonunda.. inkar içinde olanlar bile aslında biliyorlar, iyi adamlar kazandı bu sefer..
önce 2008 avrupa kupası, şimdi de bir milli takımın ve birey olarak futbolcunun kazanabileceği en büyük kupa, dünya kupası.. bir aylık serüven iyi bitti işte, son 4-5 yıllık emeğin karşılığı, ilmek ilmek dokunan başarının son noktası bu..
2000'li yılların ikinci yarısı ispanya ve barcelona'nın yıllarıydı.. barcelona büyüdü, onunla birlikte ispanya da.. son birkaç 10 yılın en etkileyici futbolunu oynayan barça iskeleti üzerine bir milli takım inşa edildi, ispanyanın geleneksel bireysel yetenek bolluğundan da istifade edildi ve sonuç ortada..
İşte o tarihi gol vuruşu..
ispanyayı nasıl eleştireceklerini şaşıranlar takımın bu turnuvada çok da iyi bir futbol ortaya koyamadan, şansın, hatta hakemlerin yardımıyla kupayı kazandığını iddia etti.. gerek futbolun, gerekse futbol izleyicisinin evrimini anlayamamaktan, hatta farkına bile varamamaktan kaynaklanıyor bence bu yorumlar.. ya da saf kıskançlık, kötülük.. ispanyanın da mükemmel oynamadığı, hatta biraz şanssızlıkla kaybedebileceği maçlar oldu tabi ki, paraguay maçı örneğin.. ama dünya kupası biraz da böyle kazanılıyor işte.. mükemmel bir turnuva geçiriyorsunuz, bir maçta tökezler gibi oluyorsunuz, ama direncinizle bunun da üstesinden geliyorsunuz.. unutmamak lazım, ispanya yarı finalde, arjantine ve ingiltereye 4'er gol atan, doğru dürüst pozisyon dahi vermeyen, messi gibi turnuva öncesi uzaylı olup olmadığı ciddi ciddi tartışılan ve almanya maçına kadar gayet iyi bir turnuva geçirmekte olan bir çocuğa nefes aldırmayan almanya karşısında büyük bir üstünlükle oynadı ve kazandı..
işte bu takım, hollanda ile karşılaştı finalde.. hollanda dünya kupası tarihinin en romantik taraftar kitlesine sahip takımı.. herkesin ikinci takımı, gönlünün portakalı.. belki de dünyada en çok sempatizana sahip milli takımdır, kim bilir.. 74 ve 78 finalleri, ve van basten'li, gullit'li sonraki jenerasyonunun hatrına, her dünya kupasında yüzlerde tebessüm oluşturan bir takım işte.. eh, bu finale de böyle bir destekle geldiler.. ama bir hoşnutsuzluk da vardı, zira bu hollanda o hollanda değildi pek, "akıllanmışlardı artık".. eh, ben pek de sevmedim bu akıllı hollandayı, neredeyse hiçbir maçından tat alamadım, birkaç spektaküler gol hariç (yürektesin van bronckhorst!).. finalde ne yaptı peki bu hollanda? sert oynadı.. açık açık hem de, göstere göstere, göz korkutmak için.. abarttı hem de, 28. dakikada xabi alonso ölüyordu.. eğer o tekme normal bir insan evladına gelse herhalde ölürdü, ya da en azından birkaç kaburgası kırılırdı.. neyse.. işte hollanda (ve barça) efsanesi cruyff'un konu hakkında söyledikleri..
dünya kupalarının sempatik, tatlı adamları bu sefer kötü çocuklardı işte.. çirkin insanlardı.. hepsi değil tabi ki, ama en başta da hocaları.. net bir talimatla çıkmışlardı sahaya.. yer yer işe de yaradı, ispanyanın pas trafiğini kesmeyi başardılar zaman zaman.. hatta bana kalırsa david villa-xavi-iniesta üçlüsü arasındaki iletişimi kesebilmeleri büyük bir başarı sayılmalı.. bir kez xavi ve villa pas alıp verdi ve az kalsın gol oluyordu.. buna rağmen, ispanya bu kupanın doğal şampiyonu olduğunu kanıtladı.. yılmadı, çabaladı, kanadı ama attı sonunda.. hem de iniestayla buldu golü.. o iniesta ki, çelimsiz, güçsüz, hatta bu kadar yetenekli olduğunun bile farkında olmayan bir çocuktu 5 sene öncesine kadar.. bir futbolcunun kendisini yıllar içinde nasıl da aşama aşama geliştirdiğine tanık olmak müthiş bir şey.. abisi xavi gibi o da hor görülmekten starlığa terfi etti.. ve artık zirvede.. ilk meyvesini barçada veren, sonra 2008'de kupa getiren, şimdiyse tanrıların katına yükselmelerini sağlayan bir birliktelik xavi-iniesta'nınki.. tarihe geçtiler işte.. iniesta artık hiç unutulmayacak..
uzatmamam lazım.. uzatacak bir şey de yok.. ne barça ne de ispanya'nın esamesi okunurken tutmaya başladım ben bu takımları.. şimdi ben de zirvedeyim, boşluğa düşmemek için zor tutuyorum kendimi.. belki de intere teşekkür etmem gerekir; şampiyonlar ligini de barça kazansaydı, gelecek sezon için nasıl bir hırs içinde olurdum bilemiyorum..
hah, bir mutluluk daha.. forlan.. gönül insanı, büyük adam.. hem müthiş bir futbolcu, hem de iyi bir insan.. çetin yazdı işte, daha ne denir ki.. iyi ki o aldı altın topu.. sonuna kadar haketti..
birkaç söz de hoca için.. beşiktaşın "mahalle kasabı" del bosque, beşiktaş camiasıyla uzaktan yakından alakalı herhangi birinin yanına bile yaklaşamayacağı bir başarıya erişti işte.. hem kulüp düzeyinde, hem de milli takım düzeyinde onun kadar büyüyü bir elin parmakları kadar şu koca dünyada.. ton ton amcam benim..
evet, bitti, güzel insanlar, iyi adamlar kazandı.. ve ben, mutluyum..
Iyi adamlar mi kazandi, hollanda iyi diilmiydi? Ben mutlu degilim, hala sinirliyim. Hollanda kazanmaliydi cok yaklasmistik. Casillasi boyle gorunce bogmak istiyorum o derece sinirliyim.
ReplyDeletekızmayın sayın black pearl :) çekme kaset'te fırat ispanya aşığıdır, ben de hollanda'yı tutuyordum. maç öncesi gaz yazım ve sonrasındaki ağlamaklı "aldırma gönül aldırma" benden çıktı. fırat ise haklı bir sevinç yaşadı.
ReplyDeleteşizofren bir durumu açıklığa kavuşturmak istedim :)
ben sinirimden hala kendimi tutamiyorum sayin cetin cem, kusuruma bakin artik yapacak bisi yok :-p
ReplyDelete