billboard türkiye de kepenkleri indirdi. sıkı bir takipçisi miydim derseniz, çoğunlukla hayır. ama bir anım var ki billboard'a dair, sanırım sonsuza dek benimle kalacak. van özalp'te askerken son iki ayımda tabura (artık kimin fikriyse) dergi sipariş etmeye karar vermeleri, ntv grubunun yayınlarını getirmeleri sonucu billboard almıştım. internet konusunda pek sıkıntım yoktu askerde, ama aylar sonra bir müzik dergisi okumak beni o kadar doyurmuştu ki, anlatmam zor. neyse ki, dergi kapanmadan önce samimi hislerimi daha önce hiç tanışmadığım billboard editörü sebla koçan'a bir maille anlatmıştım. dolayısıyla derginin arkasından yazdıklarımın tipik bir "kör ölür badem gözlü olur" olayı olmadığı konusunda içim rahat.
ocak 2009'da "Müzik medyasında son durum" diye yazmışız. ağustos 2009'da ise roll'a ağıt yakmışız. o günden bugüne bir adım ileri atılmadığını, hatta geriye gittiğimizi görmek üzücü. ha, bir fark var: o zaman "ekonomik şartlar"dan bahsediyordum. şu an buna inanmıyorum. mesele, müzik okumanın, müzik kültürünün bu ülkedeki güdüklüğü.
tüm billboard ekibine geçmiş olsun. ileride çok daha iyi işlerle karşımıza çıkacaklarından hiç şüphem yok.
doğu yücel'in twitter'ında yazdığı gibi: "Müziği okumanın olağanüstü zevkine ne zaman varacağız?"
ben bu olaylari muzik okumanin, muzik kulturunun guduklugune baglamiyorum. elbet bu konuda dunya lideri degiliz ama bence esas sorun bu degil. billboard gibi dergilerin icerigiyle ilgilenebilecek insanlar zaten internet uzerinden son derece yakindan takip ediyor olup biteni. aylik bir dergi bir konuya egilene kadar onlarca blog ve muzik sitesi ayni konuda haberler ve elestiriler yazmis oluyor. basili mecra atil kaldi artik muzik kulturu edinmek icin. hala ozel roportajlar okunabilir, belki tek tuk birkac yazarin perspektiflerini gormek icin dergi alinabilir ama cogu insan icin dergi almaya degmiyor kanimca.
ReplyDeletedergi yayıncılığının reel ekonomisi nasıl gelişiyor bilemiyorum, ama yıllardır yükte hafif pahada ağır bir taltif ekonomisi işlemekte sanırım, özellikle yazarları ve çalışanları için. türkiye'deki stüdyo imge ve roll haricindeki bir-iki fanzin irisi ve bir-iki basın grubuna bağlı özgün dergi (biri blue-jean'dir) dışında kayda değer bir yayıncılık yapıldığını hatırlamıyorum. yurtdışından ithal ikame getirilmeye çalışılan rolling stone, nme, billboard gibi dergilerin de uzun vadede tutmaması gayet doğal aslında. meseleleri olan müzikler ticari anlamda kazanç sağlayacak bir endüstri oluşturmuş değil aslında bu ülkede, genellikle manevi ve kültürel bir anlamları var, ama açıkçası konserler haricinde metalaşmış değiller; dolayısıyla müzik dergileri de aksi durumda ilk atılacak safralar olarak görülebilir. şaşırtmıyor beni.
ReplyDeleteroll'un kapanmış olmasına gerçekten üzüldüm ve şaşırdım. orada ekonomik sebeplerden çok kişisel sebeplerin varlığı da sözkonusu, basın patronuyla çalışmak yerine bağımsız dergi olmak, ama bu sefer de dört kişinin inisiyatifine bağlı kalmak, birinin yorulması, bezmesi derginin sonunu getirebiliyor. gönül isterdi ki ekspres tayfası bir+bir yerine roll'la devam etselerdi, formatın biraz değişimi çok da rahatsız etmezdi.
müzik, sinema, televizyon yapımları, bilgisayar oyunları vb. bu ülkede ithal ikame zihniyetiyle üretiliyor. başka ülkelerde üretilen ürünler önce bu ülkeye getiriliyor, kopyalanıyor, ardından yeni kuşaklar o kopyaları kendilerine mal ederek özgünleştiriyor. ama bu süreçte bu kültür ürünlerinin endüstrisi güdük kalıyor. derdi kültür ürünleri olan insanlar oluşmadıkça, kültür ürünleri her zaman çerez olacaktır. müziğin indirildiği, teliflerinin külliyen telekom şirketlerine satıldığı, dinamik bir ortamın oluşmadığı, konserlerin samimi müzik dinleyicisinden çok "eğlence" isteyenleri hedeflediği, bir avuç getto sakininden ibaret bir kitlesinin olduğu yerde, müzik dergilerinin ömrü bu kadar olur zaten. şaşmamalı, üzülmemeli. (çuvaldız: yukarıda saydığım kültür dallarına yaklaşımım benim de aynı aslında. yıllar önce kısıtlı enerjimi vereceğim dalları üçe indirmiştim: sinema, müzik ve edebiyat. zaman içinde ekonomim sadece birini kaldırır hale geldi: edebiyat. bu nedenle yazdıklarım daha çok kel merhemi gibi laflar, farkındayım.)