Wednesday, July 21, 2010
Caz Festivali'nde final: Seal
birkaç gün önceki grace jones konseri yazımda, açıkhava tiyatrosunun merdivenlerinde coşan grubu övmüş, onları "cemil topuzlu'da gördüğüm en iyi kitle" olarak nitelendirmiştim. seal konserinde ise kimse oturmadı!
ama bunu kitlenin başarısından çok seal'ın marifeti olarak görmek lazım. sahneye müthiş bir giriş yaptığı "papa was a rolling stone/killer"la ağır ağır başladı setine seal. şarkının sonunda seyircilerle diyalogunun çok yakın olacağının sinyalini vermişti bile. erkeklere "brother," kadınlara "sister" diye bağırtarak. o saniyelerde anladım, seal "soul"a yüklenip ağırbaşlı bir performans sunmayacaktı. bildiğin rock konseri oldu yahu bu!
seal sahnede tahmin ettiğimden çok daha samimiydi. türkiye'ye ilk gelişinin bu olmadığını, ilk seferinde bir şirket için çaldığını itiraf etti örneğin. ön sıralara "siz tabii dans etmezsiniz, pahalı koltuklarda oturuyorsunuz" diye laf attı! o ön sıralardan bir kadını dansa kaldırması ama kadının ısrarla kalkmaması vurucuydu. adam "ben heidi klum'u spor salonundan kaldırmış adamım lan, seni mi dansa kaldıramayacağım?" der diye korktum ama kibarlığını yitirmedi, kadın da sonunda kalktı neyse ki.
işte "açıkhavada kimse oturmadı" derken kastettiğim tam da bu. seal kitleyi "oturmaya mı geldik?" diyerek hareketlendirdi. yani kitlenin değil, seal'ın başarısıydı bu coşku. nereden gelirse gelsin, oturarak izlemekten çok daha eğlenceliydi bu şekil. benim için caz festivalinin kapanışı oldu seal, ve gayet güzel bir kapanış oldu.
konser ciddi anlamda bir celebrity geçidiydi. bir tarafta pamela spence, bir tarafta ayşe hatun önal... konserin başlamasına saniyeler kala tuba ünsal geldi yanıma oturdu bir de! bense çok medeni davrandım tabii, oralı olmadım bıraktım eğlensin (tabii tabii!).
seal'la ilgili şunu söylemek gerek belki: "kiss from a rose"dan beri, yani 15 yıldan bu yana doğru düzgün hit çıkartmamış bir adam bu, hadi "love's divine" ile "the right life"ı da yarımşardan tek hit sayalım. buna rağmen bunca insanı açıkhavaya çekmişse, heidi klum faktörü kadar, 1990'ların başında ne kadar büyük olduğunun şüphesiz payı vardır. muhtemelen bir daha asla albümlerini heyecanla bekleyeceğim bir adam olmayacak, ama yine de konser öncesinde hissettiğim kadar da duyarsız olmamam lazım adama, bunu hatırladım.
bir de defalarca altını çizmek gerek herhalde, müzik tarihinde şundan daha vurucu kaç tane dize var acaba: "but we're never gonna survive unless we get a little crazy."
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Papa was a rolling stone zamanlarından beri takip ettiğim ve her yeni parçasında her hakkında yeni bir şeyler öğrendiğimde daha da çok sevip saymaya başaladığım bir adamdır. Çok gitmek istedim ama Ankara'dan gelecek olmam ve diğer işsel şeyler, konserin hafta içi olması gelmeme mani oldu. Bu yazıyı okuyunca neler kaçırdığımı daha iyi anladım. Tam hayal ettiğim gibi bir konser olmuş. Neyse başka bir zaman belki başka bir yerde dinlerim kendisini. Böylece günah da çıkartmış oldum.
ReplyDeleteAlev
akvaryumdaikibalik.blogspot.com