Hiç gitmişliğim yok ama her zaman ilgimi çekmiştir New Jersey. Hudson Nehri'nin ayırdığı New York'la hem yakın, hem uzaklığı; hem lanet hem de nimet gibi belirlemiştir kenti. Springsteen'in "Thunder Road"dan itibaren hep oradan kaçıp gitmek isteyenlerin müziğini yapması tesadüf değildir mesela. Ama bir yandan da New York'un gösterişliliği yoktur, kendini mesleğine veren işçi sınıfının hikayeleri makbuldür kentin folkloründe. Springsteen'in izinden giden The Gaslight Anthem ve üçüncü albümü "Local Business"ı yeni yayınlayan Titus Andronicus gibi.
Adeta işçi disipliniyle çalan, Springsteen'den yadigar bir orta sınıf ahlakıyla müzik yapan bir grup Titus Andronicus, ve bu da buram buram New Jersey kokuyor. Grubun ön adamı Patrick Stickles'ın son dönemde (tıpkı NBA takımı Nets gibi) Brooklyn'e taşınmasının ardından sarf ettiği sözlerde bile gizlenemiyor büyüdüğü şehrin ona etkisi: "Evet kaçtım. New Jersey dikiz aynasında küçülmeye başladı. Kötü bir yer değil ama benim yaşımda, benim hayatımı yaşayan bir adam için hiçbir şey yok artık. Büyümek için güzel bir yer ama artık ben bir yetişkinim dolayısıyla onun pek çok artısı benim için geçerli değil." Tabii mükemmel ikinci albümleri "The Monitor"daki "A More Perfect Union"dan Springsteen etkisi bariz dizeler de hatırda tutulmalı: "Hayır asla dünyayı değiştirmek istemedim ama yeni bir New Jersey arıyorum, çünkü bizim gibi aylaklar, bebeğim, ölmek için doğmuştur."
"The Monitor" mükemmel bir albümdü, evet. Grubun punk gitarlarını lo-fi kirine buladığı umut verici ilk albüm "The Airing of Grievances"tan sonra iddialı bir ikinci kayıttı. Adını Amerika'nın ilk savaş gemisinden alan, İç Savaşı'na göndermeler, hatta Abraham Lincoln konuşmalarından parçalar içeren bir konsept albümdü "The Monitor." Uzun enstrümantal bölümler içeren, bütünlüklü ve doyurucu bir albümdü."Bazen şarkılarımızda ironik vatansever göndermeler olduğunu yazanları görüyorum, ki bu kesinlikle yanlış," demiş Stickles 2010 yılında. "Ben gerçekten Amerika'nın var olmuş en iyi ülke olduğuna inanıyorum. Pek çok sorunumuz olsa da, çoğu zaman en iyi fikirler bizden çıktı. Bağımsızlık Bildirgesi veya Anayasa, ve bunun gibi güzel metinler."
Bir punk dinleyicisi için rahatsız edici olabilir Stickles'ın sözleri. Günümüzde Amerika'nın pek çok uluslararası suçun faili olduğunu biliyoruz, sadece sınırlarının dışına değil, kendi halkına da acımasız olabilen bir sistem kurduğunu da. Stickles belli ki günümüzün çıkmazından "Özünde iyi fikirlerdi, daha iyiye gidebilirdi ama olmadı" benzeri bir romantizmle bakıyor Amerika idealine. Bu onu nihilist Britanya punk gruplarından ayırıyor elbette. Titus Andronicus da konvansiyonel bir punk grubu değil zaten (oksimoronun farkındayım). Onların punk ethos'u, daha ziyade gitar-bas-davul-vokal demokrasisinde, vücudun son damla terini atana kadar çalmak, müzisyenliği öfkeyle, taş kıran işçinin sergilediği fiziksel güçle bir tutarak, çabalayarak gerçekleştirmek. Yoksa müzikal olarak 5-6 dakikalık şarkıların ya da "My Eating Disorder"daki Iron Maiden-esque gitar partisyonların punk'la çok alakası olmadığı ortada. Ya da Stickles'ın vokallerindeki çığlıkların Joe Strummer kadar Bruce Springsteen'i, hatta kimi zaman Conor Oberst'i anımsatması da grubu sadece 1977 göndermeleri yapan bir ekip olmaktan çıkartıyor. Şüphesiz konsept bir kayıt olmaması, gitarlardaki overdub'ların (üst üste kayıt) azaltılması "Local Business"ı daha rock'n'roll bir albüm yapıyor bana kalırsa. Zaten grup da asıl ilhamının Neil Young ve Rolling Stones'tan geldiğini ifade ediyor. Sözler mi? Bu sefer daha az politika ve tarih bulacaksınız. Stickles'ın sigarayı bırakma mücadelesi ve yeme bozukluğu hikayeleri de yer tutuyor burada.
Titus Andronicus "The Monitor" gibi büyük ve tutkulu bir projenin ardından gidilecek istikameti "hafifleme" olarak belirlemiş. İki yıl önceki kadar klasik bir kayıt değil, ama açılış şarkısında şöyle diyen bir rock'n'roll grubuna her zaman ihtiyaç var: "Sanırım şimdiye kadar her şeyin doğal olarak değersiz olduğunu tespit ettik, ve evrende herhangi bir amaca sahip olan hiçbir şey yok."
Adeta işçi disipliniyle çalan, Springsteen'den yadigar bir orta sınıf ahlakıyla müzik yapan bir grup Titus Andronicus, ve bu da buram buram New Jersey kokuyor. Grubun ön adamı Patrick Stickles'ın son dönemde (tıpkı NBA takımı Nets gibi) Brooklyn'e taşınmasının ardından sarf ettiği sözlerde bile gizlenemiyor büyüdüğü şehrin ona etkisi: "Evet kaçtım. New Jersey dikiz aynasında küçülmeye başladı. Kötü bir yer değil ama benim yaşımda, benim hayatımı yaşayan bir adam için hiçbir şey yok artık. Büyümek için güzel bir yer ama artık ben bir yetişkinim dolayısıyla onun pek çok artısı benim için geçerli değil." Tabii mükemmel ikinci albümleri "The Monitor"daki "A More Perfect Union"dan Springsteen etkisi bariz dizeler de hatırda tutulmalı: "Hayır asla dünyayı değiştirmek istemedim ama yeni bir New Jersey arıyorum, çünkü bizim gibi aylaklar, bebeğim, ölmek için doğmuştur."
"The Monitor" mükemmel bir albümdü, evet. Grubun punk gitarlarını lo-fi kirine buladığı umut verici ilk albüm "The Airing of Grievances"tan sonra iddialı bir ikinci kayıttı. Adını Amerika'nın ilk savaş gemisinden alan, İç Savaşı'na göndermeler, hatta Abraham Lincoln konuşmalarından parçalar içeren bir konsept albümdü "The Monitor." Uzun enstrümantal bölümler içeren, bütünlüklü ve doyurucu bir albümdü."Bazen şarkılarımızda ironik vatansever göndermeler olduğunu yazanları görüyorum, ki bu kesinlikle yanlış," demiş Stickles 2010 yılında. "Ben gerçekten Amerika'nın var olmuş en iyi ülke olduğuna inanıyorum. Pek çok sorunumuz olsa da, çoğu zaman en iyi fikirler bizden çıktı. Bağımsızlık Bildirgesi veya Anayasa, ve bunun gibi güzel metinler."
Bir punk dinleyicisi için rahatsız edici olabilir Stickles'ın sözleri. Günümüzde Amerika'nın pek çok uluslararası suçun faili olduğunu biliyoruz, sadece sınırlarının dışına değil, kendi halkına da acımasız olabilen bir sistem kurduğunu da. Stickles belli ki günümüzün çıkmazından "Özünde iyi fikirlerdi, daha iyiye gidebilirdi ama olmadı" benzeri bir romantizmle bakıyor Amerika idealine. Bu onu nihilist Britanya punk gruplarından ayırıyor elbette. Titus Andronicus da konvansiyonel bir punk grubu değil zaten (oksimoronun farkındayım). Onların punk ethos'u, daha ziyade gitar-bas-davul-vokal demokrasisinde, vücudun son damla terini atana kadar çalmak, müzisyenliği öfkeyle, taş kıran işçinin sergilediği fiziksel güçle bir tutarak, çabalayarak gerçekleştirmek. Yoksa müzikal olarak 5-6 dakikalık şarkıların ya da "My Eating Disorder"daki Iron Maiden-esque gitar partisyonların punk'la çok alakası olmadığı ortada. Ya da Stickles'ın vokallerindeki çığlıkların Joe Strummer kadar Bruce Springsteen'i, hatta kimi zaman Conor Oberst'i anımsatması da grubu sadece 1977 göndermeleri yapan bir ekip olmaktan çıkartıyor. Şüphesiz konsept bir kayıt olmaması, gitarlardaki overdub'ların (üst üste kayıt) azaltılması "Local Business"ı daha rock'n'roll bir albüm yapıyor bana kalırsa. Zaten grup da asıl ilhamının Neil Young ve Rolling Stones'tan geldiğini ifade ediyor. Sözler mi? Bu sefer daha az politika ve tarih bulacaksınız. Stickles'ın sigarayı bırakma mücadelesi ve yeme bozukluğu hikayeleri de yer tutuyor burada.
Titus Andronicus "The Monitor" gibi büyük ve tutkulu bir projenin ardından gidilecek istikameti "hafifleme" olarak belirlemiş. İki yıl önceki kadar klasik bir kayıt değil, ama açılış şarkısında şöyle diyen bir rock'n'roll grubuna her zaman ihtiyaç var: "Sanırım şimdiye kadar her şeyin doğal olarak değersiz olduğunu tespit ettik, ve evrende herhangi bir amaca sahip olan hiçbir şey yok."
No comments:
Post a Comment