Friday, November 30, 2012

Crystal Castles 3, Lilja 4

Lukas Moodysson'un "Lilja 4-Ever"ı, bir kere izlediyseniz bir daha aklınızdan çıkmayacak bir filmdir. Adı konmayan bir eski Sovyet ülkesinde, 1990'lar sonrasındaki herhangi bir yılda geçen bu film, Lilja'nın "daha iyi bir yaşam" için İsveç'e gidişi ve "kötü yol"a düşüşü üzerine çok sert bir tokattır. İnsan ticareti ve seks işçiliği üzerine son derece politik bir dram olan "Lilja 4-ever"da aklınızdan çıkmayan şeylerden birisi film boyunca ansızın yüksek volümden giren Eurodance şarkılarıdır. Tek amacı dans ettirmek olan, sakız gibi, plastik şarkılar o filmin bağlamı içerisinde soğukluğun, hissizliğin ve iletişimsizliğin işitsel sembolü olur adeta.

Crystal Castles 2012 yılına denk düşen (isimsiz ve bu yüzden III diye anacağımız) albümünde bugüne kadar imzası olmuş olan 8-bit sound'unu bir kenara bırakıyor. Adını aldığı atari oyunu kadar 1980'ler kokan, Ethan Kath'in 8-bit işçiliğinin üzerine Alice Glass'ın feryat figan vokalleriyle benzersiz bir synthpunk grubu olan Crystal Castles, ilk iki albümünde hem dans ettiren, hem de yumruk sıktıran bir kimya yakalamıştı. "III"de başka bir yöne gitmişler. Kath bilgisayarları stüdyoya sokmamış ve tüm albümü analog bantlara kaydetmiş. Glass ise çığlıkları bırakıp bambaşka bir perdeden söylemeye başlamış. Albümü ise Varşova'da kaydetmişler "çünkü dili bilmiyorduk ve kimseyi tanımıyorduk, bu şekilde tamamen izole olabilecektik."

"III"ye hakim olan soğukluğun fiziksel sebebi bu. Sanatsal ve politik sebebi ise grubun her zamankinden daha ümitsiz ve öfkeli olmasından. "İnsanlığa olan inancımı daha fazla yitiremeyeceğimi düşünürdüm ama bazı şeylere tanık olduktan sonra dünya çürümenin hakim olduğu ve kurbanların adalet bulamadığı bir yer gibi gelmeye başladı" diyor Alice Glass. "Vigilante olmaktan sadece bir adım uzaktayım." Bu albümün genel anlamda baskı teması etrafında örüldüğünü anlatıyorlar. Pitchfork röportajlarında özellikle kadınların sadece az gelişmiş ülkelerde değil, Batı'da da nasıl bir baskı altında olduğunu istatistiklerle açıklıyorlar. "Dünyada seks köleliği için kaçırılan 12.3 milyon insan var ve bunların sadece %1'i bulunabilmiş."

"Lilja 4-ever" göndermesi bu röportajı okuduktan sonra aklıma gelmedi. Crystal Castles'ın koyu renklerle dolu ses paletinden ve Alice Glass'ın gotik vokallerinden bana geçen yalnızlık, soğukluk ve umutsuzluk hissi çağrıştırmıştı filmi. Crystal Castles'ın "III"de kimi şarkılarda yaklaştığı Eurodance plastiği Lilja'nın ve onun gibi yüzbinlercesinin korkunç hayatını kafamda çağrıştırmıştı. Daha sonra röportajı okuduğumda Crystal Castles'ın seslerle nasıl duygu flaşları çakmaya çalıştığı konusunda ne kadar bilinçli olduğunu görüp bir kez daha hayran kaldım sadece.

"Lilja 4-ever"da çalan parçalardan birisi t.A.T.u.'nun "Not Gonna Get Us"ıydı. Büyük müzik adamı Trevor Horn'un işçiliğini bir kenara koyun, t.A.T.u. da gözümüzün önünde birkaç perdeden işlenmiş bir suçtu aslında.   Onlar da külliyen yalan bir senaryoyu oynamak zorunda bırakılmış, 18 yaşın altında, Rus, liseli ve lezbiyen fetişizminin hizmetine sunulmuş iki tane "seks kölesi"ydi aslında. Yulia ve Lena birkaç yıl sonra oyundan sıkıldılar ama t.A.T.u. pop dünyasının son günahı olmadı. Alice Glass Katy Perry örneğiyle pop müziğin kadınları nasıl metalaştırdığını, göz önündeki kadın starların da cinselliği nasıl sattığını, çocuklara seks aşıladığını anlatıyor. Kadını özgürleştirir görünen şeyin aslında kadını (ve çocukları) nasıl esir aldığını anlatıyor.


Lukas Moodysson İsveçli. Ahmet Çiğdem'in deyimiyle dünyanın refah şovenisti ülkelerden birinden çıkma. Crystal Castles da Kanadalı ve aynı şey onlar için de söylenebilir. Bu ay çok uzun bir araya nokta koyan Godspeed You! Black Emperor da öyle. Geçen ay Guardian'a mail üzerinden verdikleri mülakatta şunu söylemişlerdi: "İnsanlar bizim kıyılarımıza ulaşmaya çalışıyorlar, bizim onların ülkelerinde yarattığımız karmaşadan kaçmak için." Bu, belki de Batılı vicdan azabından fazla bir şey değil. Ama eğer bir grubun yaratacağı fark, fark ettirmek ve sarsmak ise, Crystal Castles en azından bunu hakkıyla yapıyor. 

No comments:

Post a Comment