büyüme veya olgunlaşma diyebilirsiniz ya da yaşlanma. kimisi için inişe geçmektir, kimisi için artık durup soluklanmaktır. herhalde kimisine 40'ında dank ediyordur, kimisine 14'ünde. o aslında değişmeye başladığınızı anladığınız bir çizgidir. bir günde olmaz ama bir yolda anladığınızı fark edersiniz. çok fazla başkalarını düşünerek hareket etmemeye başlarsınız (şortun altına uzun çorap giyen amcalar da bir gün modanın ne olduğuna kafa yoruyorlardı, emin olun). sevdikleriniz, hayatınızın merkezine aldıklarınızın sayısını azaltırsınız, titizlikle. kendinizi anlatmakla vakit kaybetmeyeceğiniz kişiler kalır merkezde. çünkü yaşlanmak en çok zamanın değerini anlamaktır.
james mercer'ın yazdığı sözlere bir kulak kabartsanız yeter, anlarsınız son the shins kaydı "port of morrow"un bir olgunluk albümü olduğunu. artık "dodo kuşunun açmazları"ndan bahsetmiyor mercer, daha dolambaçsız, daha yalın, daha net ifadeler var şarkılarında. sadece "simple song"dan bahsetmiyorum üstelik. "september" denen bir güzellik var ki, çocuklarının da annesi olan kadına olan aşkını harikulade ama çok net dizelerle ifade ediyor mercer.
müzikal anlamda da bir "umursamazlık" söz konusu burada. greg kurstin'in varlığıyla kaçınılmaz olarak gelen daha parlak bir sound gösteriyor ki, mercer'ın indie rock kurallarına takık bir durumu yok. "fall of 82" üflemeli solosuyla 1980'lerin soft rock gruplarını anımsatan bir yerde duruyor, mesela steve miller band gibi. bir sting balladını anımsatan "40 mark strasse"yi ve the flaming lips'in klostrofobisini anımsatan "port of morrow"u da albümün yelpazesinin uç tarafları olarak görebilirsiniz. şaşırmamak gerek aslında, bu the shins artık başka bir grup. hatta daha doğru bir ifadeyle, james mercer'ın bunun kendi grubu olduğunu fark ettiği bir dönemi yaşıyor. bu yüzden malum şekilde tüm ilk üç albümün tüm kadrosunu kapının önüne koyabiliyor ve yeni bir ekip toparlayabiliyor. fakat ilk üç albümden sonra bir kalıba sıkışmak mercer'ı korkutmuş ve bu yüzden (araya broken bells'i koyup nefes aldıktan sonra) yeniden başlama gücünü ve belki de farklı şeyler deneyecek yaratıcı damarı bulmuş.
eğer eski, naif, bilinçli olarak kusurlu kaydedilmiş the shins müziğine tutkunlardansanız üzülmeyin, "bait and switch," "september" veya "no way down"ı beğenebilirsiniz. şüphesiz geçmişi tamamen unutmuş değil mercer. ama ileriye bakıyor ve biliyor ki zamanı kıymetli. ben de the shins'in yeni döneminin böyle güzel bir başlangıç yapmasından, sevdiğim bir grubun benimle yaşlanacak olmasından mutluluk duyuyorum.
baya baya sevdim ben port of morrow'u, dediğin gibi, farklı bir shins albümü.. fall of 82'yu dinlediğimde nakaratında "aa beatles" oldum! albüme ismini veren şarkı ise en sevdiğim sanırım..
ReplyDelete