"Bir festivalde, bir yanımda Kieslowski bir yanımda Angelopoulos olarak bir açık oturum yönetmiştim. Bugün yıkılmak veyahut onarılmak istenen Cercle D'Orient binasının birinci katında SESAM'ın toplantı salonu vardır, orada toplanmıştık. Angelopoulos Fransızca konuşur, İngilizcesi yoktur. Kieslowski hiçbir şey konuşmuyor, yabancı dil olarak. Onun da yanında bir kız var, o Lehçe'ye çeviriyor. Böyle bir hengame. Ama düşün, Kieslowski ve Angelopoulos arasında oturuyorum. Bu benim için unutulmaz bir olaydı. Ya da tabii, Emek'te Antonioni'ye Yaşam Boyu Başarı Ödülü verilmesi... Bunlar çok heyecan verici şeyler.
Emek Sineması öyle şeyler gördü ki festival boyunca, sırf bu yüzden bile orasının bir müze olarak kullanılması lazım.
Şimdi birtakım namussuzlar o sinemayı yıkmak istiyorlar. Buna izin vermemeliyiz. Varlığım, vicdanım, düşüncem, kalbim, belleğim, minnet duygularım, anılarım, her şeyim buna karşı ve benim gibi düşünen, kuşaklar boyu orada film izlemiş on binlerce insan olduğunu da çok iyi biliyorum İstanbul'da. Yani o sinema o kadar çok anıyla dolu ki, bir halkın böyle yerleri koruması lazım. Veya böyle yerlerin halk adına korunması lazım."
(Atilla Dorsay, İstanbul Film Festivali'nin 30 Yılından 20 Yönetmen kitabından)
No comments:
Post a Comment