ingiliz müzik piyasasında artık kural bellediğim bir tespitim var: müzik basını tarafından ilk albümleri bile çıkmadan gazlanan, "en iyi yeni grup" ilan edilen ekipler genelde kariyerlerine serbest düşüşle devam ederken daha sakince ilerleyenlerin kariyerleri daha uzun oluyor. şimdi bir düşünün: kaiser chiefs, franz ferdinand, razorlight'lara ne oldu? ikinci kategori ise onların aksine bu merdivenlerden ağır ağır çıkan gruplar çıkarttı. örneğin son iki yılın en iyi ingiliz albümlerini yapan gruplar wild beasts, metronomy, the maccabees'ti. listeye mystery jets'i de ekleyebiliriz artık.
ilk albümü "making dens" döneminde ortalamanın çok dışına çıkmayan bir indie rock grubuydu mystery jets. hatta aynı şeyi "twenty one" için de aynı şey söylenebilir. grubun en popüler single'ı "two doors down"ın işaret ettiği üzere pop melodilerine ve 80'lere bir yatkınlıkları farklı kılıyordu grubu. onlarda gerçekten özel bir şeylerin olduğunu gösterdikleri albümleri ise "serotonin"di. vokalist blaine harrison'ın eski sevgilisinin özel hayatlarının en ince detayına kadar ifşa ettiği "slutever" blog'unun ufak çaplı bir skandal yaratması sonrasında kaydedilen "serotonin," travmayı hiç çaktırmayan pozitif bir albümdü.
"dreaming of another world" veya "the girl is gone" gibi tepe noktalarına karşın farklı bir şeyler vardı "serotonin"de. isim şarkısındaki gibi 80'lerin arena havalarına göz kırpmayı beceriyorlar, dönemin soft rock'ına dokunuyorlardı. yeni kayıt "radlands"i dinlemeden önce aklınızda bulunsun: mystery jets pop dönemini geride bırakıyor bu albümle. toplamda 15 dakikayı bulan ilk üç şarkıda da tempoyu yavaş yavaş tırmandırıp formüllerini belli ediyorlar. istikamet blaine'in roger hodgson'ı anımsatan vokallerinin de etkisiyle supertramp-vari bir yumuşak art rock. üstelik farklı köşelere de uzanabiliyorlar. mesela "take me where the roses grow"da metronomy'yi hatırlatan bir şekilde britanya sahillerine doğru giderken "lost in austin"de en prog hallerini gösteriyorlar.
ingiliz müziğinin oldukça kaotik bir döneminde, can havliyle bir şeyler yapmaya çalışan grupların ortamında mystery jets'in ne yaptığının farkında olması benim için onları çoğunluktan ayıran bir unsur. yeni albüm "radlands"in yayınlanacağı hafta salon iksv'de izleyecek olmak ise keyif verici. grup ilk defa geldiğinde de bugünkü kadar seviyordum onları, ama artık hangi arkadaşımın düğünü vardı ya da bir sebepten şehir dışında mıydım da kaçırdım hatırlamıyorum. duyduğum kadarıyla birtakım teknik problemlerle hayal kırıklığı da yaratmış bir konser olmuş. hem o gün orada olup mystery jets'in tadını çıkaramayanlar, hem de benim gibi ne zamandır ikinci bir şansın yolunu gözleyenler için cumartesi akşamını istanbul'da daha iyi geçirmenin bir yolu olmadığının altını çizmek gerek.
ilk albümü "making dens" döneminde ortalamanın çok dışına çıkmayan bir indie rock grubuydu mystery jets. hatta aynı şeyi "twenty one" için de aynı şey söylenebilir. grubun en popüler single'ı "two doors down"ın işaret ettiği üzere pop melodilerine ve 80'lere bir yatkınlıkları farklı kılıyordu grubu. onlarda gerçekten özel bir şeylerin olduğunu gösterdikleri albümleri ise "serotonin"di. vokalist blaine harrison'ın eski sevgilisinin özel hayatlarının en ince detayına kadar ifşa ettiği "slutever" blog'unun ufak çaplı bir skandal yaratması sonrasında kaydedilen "serotonin," travmayı hiç çaktırmayan pozitif bir albümdü.
"dreaming of another world" veya "the girl is gone" gibi tepe noktalarına karşın farklı bir şeyler vardı "serotonin"de. isim şarkısındaki gibi 80'lerin arena havalarına göz kırpmayı beceriyorlar, dönemin soft rock'ına dokunuyorlardı. yeni kayıt "radlands"i dinlemeden önce aklınızda bulunsun: mystery jets pop dönemini geride bırakıyor bu albümle. toplamda 15 dakikayı bulan ilk üç şarkıda da tempoyu yavaş yavaş tırmandırıp formüllerini belli ediyorlar. istikamet blaine'in roger hodgson'ı anımsatan vokallerinin de etkisiyle supertramp-vari bir yumuşak art rock. üstelik farklı köşelere de uzanabiliyorlar. mesela "take me where the roses grow"da metronomy'yi hatırlatan bir şekilde britanya sahillerine doğru giderken "lost in austin"de en prog hallerini gösteriyorlar.
ingiliz müziğinin oldukça kaotik bir döneminde, can havliyle bir şeyler yapmaya çalışan grupların ortamında mystery jets'in ne yaptığının farkında olması benim için onları çoğunluktan ayıran bir unsur. yeni albüm "radlands"in yayınlanacağı hafta salon iksv'de izleyecek olmak ise keyif verici. grup ilk defa geldiğinde de bugünkü kadar seviyordum onları, ama artık hangi arkadaşımın düğünü vardı ya da bir sebepten şehir dışında mıydım da kaçırdım hatırlamıyorum. duyduğum kadarıyla birtakım teknik problemlerle hayal kırıklığı da yaratmış bir konser olmuş. hem o gün orada olup mystery jets'in tadını çıkaramayanlar, hem de benim gibi ne zamandır ikinci bir şansın yolunu gözleyenler için cumartesi akşamını istanbul'da daha iyi geçirmenin bir yolu olmadığının altını çizmek gerek.
No comments:
Post a Comment