"Here's a rather long record. I hope I'm here at the end of it."
...sadece müziği yapanın değil, onunla ilgili olan her şeyin büyülü olduğu zamanları hatırlıyor musunuz? internet tüm aracıların önemini sıfıra indirmeden çok önce, müziği dergilerde yazan, televizyonda çalan, hatta kent çarşısında satan adamlar bile kutsal kişiliklerdi, anımsar mısınız? ve tabii ki dj'ler! yüzlerini görmediğimiz ve sadece karizmatik seslerini duyduğumuz için adeta gaipten gerçekleri sunmakla yükümlü mesihlerdi onlar!
...bizim 90'larda yaşayabildiğimiz özel radyo patlamasına denk düşen, ingiltere'de 60'ların sonunda kültürel hayatı derinden etkilemiş olan "korsanlar" "the boat that rocked"ın ana kahramanları. bürokrasiye göre onlar güzel kızları sevişmeye, temiz yüzlü erkekleri saçlarını uzatmaya, ikisini de geceyi birlikte geçirmeye davet eden şeytanlar. ya da tanrısal müzikleri insanlara sunup onların gözlerini açan melekler. benim ve filmin hangi noktada durduğu belli elbette.
...yönetmen richard curtis bu adamlara da öyle bir değer atfetmiş ki, onların her birine şirinler veya fantastic four gibi karikatürize özellikler yükleyerek bu dj'leri gerçeküstü bir konuma yerleştirmiş. ama bu gerçeküstülük "the boat that rocked"ın gücünü azaltmıyor. daha ziyade müzik seven ve özgürlüğüne düşkün izleyicide orada olma isteği uyandıran bir "öte dünya" hissi uyandırıyor.
...
kusursuz bir film değil belki "the boat that rocked," fakat iki saati biraz aşan süresinin her dakikasında izleyiciye gülmek ya da ağlamak gibi duyguları yaşatmaya and içmiş bir senaryo ve kurguya sahip. bunun da altından kalkıyor. elbette britanya sinemasında son yılların (belki de tüm zamanların!) en parlak oyuncu kadrosu da oldukça yardımcı oluyor richard curtis'e. sonuç? defalarca izlenecek ve her seferinde müziğin var olduğuna şükrettirecek bir seyirlik.
No comments:
Post a Comment