hesapta iki hafta önce yazılacaktı bu yazı, filmekimi rehberi hesabı. herhalde gidecek olan biletlerini almış, gitmeyip filmlerle ilgilenenler torrentlerden filmleri emmişlerdir. ama yine de filmekimi'ne kısa bir giriş yapalım, preview şeklinde. madem haftaya yine emek'e taşınıyoruz.
...galalarda hemen her yıl olduğu gibi yine woody allen ve michael haneke var. festivalin en çok ilgi gören filmleri bunlar olacaklar elbette. ama "whatever works" ("kim kiminle nerede") ile "das weisse band"ı ("beyaz bant") bu festivalde izlemek şart mı, tartışılır. illa gireceklerdir gösterime. jane campion'ın "bright star"ı ("parlak yıldız") veya ken loach'un "looking for eric"i ("hayata çalım at") daha öne alınabilir bu yüzden. özellikle "looking for eric," futbolseverlerin çok zamandır beklediği bir film, eric cantona'yı yeniden, hem de kendisi üzerine kurulmuş bir filmde izlemek çok çok önemli bir şans. beyazperdenin görmüş olduğu en güzel kadınlardan michelle pfeiffer'ı ne zamandır nitelikli bir filmde izlemiyor olduğumuzu düşününce "cheri" de ("aşkım")listeye eklenebilir ama kendisini delikanlılarla gönül eğlendiren orta yaş üzeri bir kadın rolünde izlemeyi hazmetmek kolay olmayabilir!
kara mizah, ultra doğal oyunculuk, homoerotizm ve pornoyu kaldıramayacaklar da "humpday"i ("gel porno çevirelim") hazmetmekte zorlanabilirler. ama amerikan bağımsızlarının tadını sevenler (ki duplass soyadına kesin aşinadırlar) mutlaka bilet alacaktır. amerikan bağımsız sineması deyince aklınıza 90lar gelmesin ama. o dönemin bağımsızları şimdi başka yerlerdeler çünkü. bakın steven soderbergh'e! muhteşem bir hızda üretti son on yılda; ve en çok yoğunlaştığı projesini nihayet perdede görebileceğiz. tabii ki benicio del toro'lu che ikilisi. (üçlemenin iki filmde bitenine ikileme mi diyeceğiz? hadi yavrum ikile!) ikisi de bir şekilde tabii ki izlenecek, ben burada izlemeyi seçtim. matt damon'ı jason bourne gibi 10 parmağında 25 marifet değil de daha bir coen-vari bir ajan rolünde izlemek isteyenler "the informant!"a ("ispiyoncu") da bakabilirler.
..."das experiment"ten ("deney") "der untergang"a ("çöküş") olağanüstü bir çıkış yaşayan oliver hirschbiegel'ın "five minutes of heaven"ı ("cennette beş dakika") ilgi çekici. shane acker'ın karanlık animasyonu "9" ve kanada'nın columbine'ını anımsatan "polytechnique" de öyle. londra görüntüleri izlemek için "london river"ı ("londra nehri") düşünüyordum ama eledim. michael moore'un kapitalizm hicvi ("capitalism: a love story" - "kapitalizm: bir aşk hikayesi) ile park chan-wook'un yeni kan banyosu ("bakjwi" - "kan arzusu") ise benim listemin kral köşesinde duruyorlar.
...herkesin kral köşesi kendine tabii ki. film sayısı önemli değil, maksat festival tadını almak, en azından bir festival deparı atmak istiklal caddesi'nde. söz konusu festival olunca gerisi teferruat ne de olsa.
kapitalizm, ispiyoncu, dönüşüm, 9 ve ciddi bir adam da benim listem:) bu sene çok film beğenip az bilet aldım.kısmet!
ReplyDelete"ciddi bir adam" çıkartılmamış mıydı programdan?
ReplyDeleteaaaa, valla bilmiyorum. henüz biletlerimi biletix den almadım ama ben ön satıştan almıştım ve böyle bir değişiklik de varsa haberim dahi yok :)nitekim şu an yok görünüyor. hmmmm. iyi oldu bak bunu öğrendiğim:)
ReplyDeleteBiletler bitmiş midir ki?
ReplyDeletebiletlerin bittiği bazı filmler var, ama biletix'ten şöyle bir görebildiğim kadarıyla bilet bulmak mümkün birçok filme.
ReplyDelete1 yıldır beklediğim filmi, biletin üzerinde yazan 17 Ekim ibaresini saat 17 olarak algılayarak kaçırmış bulunuyorum. Sanki festival programı fiks saat değilmiş gibi, aptallığın böylesi. Emek'e geldiğimde saat 4 buçuktu ve neredeyse ağlayacaktım. Chan-wook Park'ın Thirst filminin Çarşamba 16 gösterimine elde fazla bilet var mıdır acaba? Bu blog, bu soruyu dünden beri sorduğum 20 küsüruncu kişi olsa gerek. 3X karaborsa bile olsa mümkündür. Bir umut. :)
ReplyDeletenoatsamisa@gmail.com