Monday, September 21, 2009

it's not alright

http://idontwanttochangetheworld.blogspot.com/

bizde de müzik endüstrisi telaş içinde, ingiltere'de de. burada da internet sonrası müzik sektörüne dair çözüm üretmeye çalışıyorlar, orada da. gerçi burada last.fm ve myspace.com'u kapattıracak kadar faşistleşiyorlar ama amerika'da da dinleyicilere onbinlerce dolar tazminat ödettirdikleri hatırlarda.

bir başka fark, burada müzisyenler "korsana hayır" demekten fazlasını yapmıyorlar. orada ise bir tartışma ortamı var. geçen hafta ed o'brien, dave rowntree ve billy bragg'in müzik paylaşımı konusunda endüstriye karşı taraf tuttuğunu okumuştuk, şimdi ise yukarıda linkini verdiğimiz blogger adresine bakmak lazım. adres lily allen'a ait. hafta içinde yazıp müzisyenlere ve medyaya gönderdiği bir mektup var, "endüstri illegal mp3 paylaşımına savaş açarken hangi tarafta olmalıyız?" içerikli. bu blog'da müzisyenlerden gelen cevaplar var. şu ana kadar matt bellamy, gary barlow, gary kemp'in destek mesajları var (özellikle bellamy'ninki ufuk açıcı), james blunt ise kendisinden beklenen derinlikte yaklaşmış olaya. eh, önemli olan bir tartışma ortamı oluşması.

ha, bizde bu yok. bizde bayramdan önceki gün gerilla-vari bir operasyonla last.fm'i ve myspace'i kapattıran, müzik sevgisine değil, paraya yatırım yapan müyap var, eline verilen mesajı okuyan sanatçı var, tartışma ortamı konusunda hiçbir şeyden olmadığı kadar korku dolu olan ve blogger'a bile "derin darbe" uygulayabilen bir adaletimiz var. daha ne olsun!?

1 comment:

  1. Selam Çetin.

    2 sene önce İngiltere'de yüksek lisans yaparken İngiliz ve Türk müzik endüstrilerini karşılaştıran bir bitirme tezi yayınlamıştım. Sonuçlar, aslında olayın sadece Müyap, devlet ve sanatçıların korsana karşı tutumundan ibaret olmadığı yönündeydi.
    Tabii ki işi sadece kendi yazdığım bir bitirme tezine yansıtmadan konuyu ele almaya çalışayım.
    Her ne kadar illegal müzik paylaşımı İngiltere'de de müzik endüstrisini tehdit eden birşey gibi gözükse de, bence aslında o kadar değil. İngiltere'de yıllara dayanan, çok büyük bir müzik endüstrisi var. İçinde farklı türden birçok sanatçı, müzik ve bu eserleri pazarlama tekniği barındırıyor. Müzikler farklı farklı birçok araçla piyasaya sürülüyor. Sen de görüyorsun, müzik orada CD, vinyl, single, mp3 gibi farklı formatlarla, aslında "her keseye uygun" bir biçimde satılıyor. Diyorlar ki, isteyen tüm albümü alır, isteyen sadece sevdiği müziği. Daha doğal bir müzik kaydı dinlemek isteyen, vinyl tercih eder, arabasında çalacak olan, CD, bilgisayarında çalacak olan mp3. Altını çizdikleri nokta da, müziğin korsan ürünlerden farklı olarak, en kaliteli haliyle dinlenmesidir. Zaten yıllardır müziğe karşı tutkularıyla bilinen, belki müziği hayatlarına en fazla yansıtan İngiliz toplumu da bence kaliteli müziğe para vermeyi seviyor. Bence bunu toplumsal olarak sanatı daha çok kabul etmiş olmaları ve maddi olarak Türk halkından daha iyi durumda olmaları gibi noktalarla açıklayabiliriz.
    Türkiye'ye geldiğimizde, aslında farkındaysan müzik toplumun geneli tarafından hep bir "eğlence" ya da "kafa dağıtma" mecrası olarak kullanıldı. Örneğin 2000'lerin ortası başlayan "Türk rock" dalgası sence ne kadar bilinçli bir akım? Bugün Türk rock ortamında, gerçekten inanarak, farklı birşeyler yapmayı deneyen, formülize müzikler yapmamış, eh parçaları da "Takma", "Boşver", "Beyoğlu", "İstanbul" temaları dışında biraz daha orjinal konulara sahip kaç müzik grubu var? Var olanlar da ne kadar bilinçli bir şekilde sahipleniliyor, dinleyici tarafından?
    Diyeceğim şu ki, bence tıpkı dediğin gibi bir İngiltere bile bu konuda birşeyler yapmaya çalışıyorsa, Türkiye'nin de yapması şart. Türk müzik endüstrisinin de artık her kesenin satın alabileceği şekilde promosyonlar yapmaları şart. Belki aynı isimler dışında artık biraz da yeni isimler, farklı müziklere yer vermeleri lazım. Ama biz halkın da sanırım, gereğinde yerli gruplardan sevdiklerimize karşı biraz paraya kıymamız da lazım.
    Bruce Dickinson'ın bir konserde söylediği gibi: "yeni parçamızı internetten indirin, dinleyin sevmezseniz boşverin, ama severseniz, barda 2 bira daha az içip, albümü alın".

    ReplyDelete