ersin karabulut'u ne kadar sevdiğimi, "sandık içi"nin benim için önemini anlatmam kolay değil. işim gereği onlarca takdir ettiğim grupla, sporcuyla yüz yüze ya da telefonda röportaj yaptım, ama 2005'te tüyap'ta ondan imza aldığım günkü heyecanın bir benzerini az yaşamışımdır. "kitabım yanımda değil ama" diyerek bir "sandık içi" takvimi uzatmıştım ona, o da "olsun bir gün dergiye gelirsin, onu da imzalarım" demişti.
"sandık içi" benim için çok özeldir. düzden, tersten, arada bir baka baka falan olmak üzere, defalarca okumuşumdur. her seferinde gülmüşümdür, her seferinde de "aynı ben" klişesinin ötesinde, herkesin yaşamış olabileceği küçücük detayları nasıl olup da bu kadar dramatik ve aynı zamanda komik resmedebildiğine hayran kalmışımdır. naçizane, ilk kısa film denememde de küçük detaylara verilen önemde ilham aldığımı söyleyebilirim. bu yüzden bir gün penguen'in ofisine gittiğimde o filmin vcd'sini götürmeyi, ona olan hayranlığımı ve yapmak istediğim şeydeki etkisini anlatmayı istemiştim.
diğer uykusuz tayfasıyla bir sorunum yok, hepsi ayrı ayrı başımla beraber. ama uykusuz çizerlerinin hepsi bir yana, ersin karabulut bir yanadır gözümde. sebebi de yukarıda anlattıklarımla doğrudan alakalı. ersin karabulut, diğer "entertainer"ların yanında bir sanatçıdır bence. abarttığımı düşünebilirsiniz, eyvallah, ama "sandık içi"nde, özellikle de ilk dönemlerinde yaptığı şey, bir başka üstad harvey pekar seviyesinin aşağısında değildir. kimi zaman okuyucularının fikirlerine fazla kafa yormuştur, insanların ona "bu gerçek mi?" "sen samimi misin?" gibi soruların cevabının evet olduğunu belirtmek için gereğinden fazla çaba sarf etmiştir, ama yine de, ersin karabulut'un "sandık içi"nde çıkardığı iş, klasiktir. "turkish splendor"dır hatta!
bir süredir "sandık içi" yoktu. ersin karabulut, kanımca doğru bir kararla "sandık içi"nin sınırlarında kalmaktansa potansiyelini başka öykülerde de kullanmak istedi. "sevgili günlük" bu anlamda önemliydi ve ilk haftalardaki tutukluğunu attıkça oldukça önemli bir öyküye de dönüştü. sinemasal tatlar ve göndermeler taşıyan, her hafta dozunda sürprizler sunarak merak duygusunu ayakta tutan, küçük detaylarla aslında büyük bir trajedinin ipuçlarını sunan bir öyküydü "sevgili günlük." bugün itibariyle çıkacak olan uykusuz'da son bölümü olacak. güzel bir final bekliyorum şüphesiz, kısa sürede benimseyebildiğim figen'in sonunu merak ediyorum. ama "sevgili günlük"ün finalinden çok merak ettiğim, ersin karabulut'un bundan sonra karşımıza neyle çıkacağı.
bu arada, penguen uykusuz'a döndü, ancak hala üzerinde "hayatının tek güzel günü" yazan o vcd'yi alıp asmalımescit'in yolunu tutamadım. belki bir gün...
No comments:
Post a Comment