türk sinemasının bazı yazısız kuralları vardır. yavuz turgul şu an birçoğu hayatta bulunmayan yeşilçam ustalarıyla yeni türk sineması arasındaki dönemin en büyük köprüsüdür. hala bu ülkeden çıkmış en iyi film saydığım "muhsin bey"in önemli katkısıyla "türkiye'nin en iyi yönetmeni" sayılır ve bu sav ister yeşilçamcıların, isterse nuri bilge ceylan/zeki demirkubuz sınıfının takipçilerinin baskın olduğu ortamda dile getirilsin, tepki çekmez.
yavuz turgul sinemasının da bazı kuralları vardır. klasik sinemanın peliküle duyduğu müthiş saygının bir tezahürü olarak görüntüler çok özenlidir. o kadar önem verir ki turgul çerçevelerine, gereksiz kalabalık yaratmaz. film öyle istemedikçe ekranı parlak renklerle bezemez. hemen her filminde eli silah tutan adamlar gırla gitmesine karşın perdeyi kanla boyamaz. ve o kadar kutsaldır ki kadrajı, yeteneksiz tek bir oyuncunun bile içine dalmasına izin vermez. bir şekilde, hep iyidir turgul'un oyuncuları. vasatı da hizaya gelir, ustanın yanında ona ayak uydurur. iyi oyunculuğun iyi senaryo ve iyi yönetmen işi olduğunun kanıtlarıdır ustanın filmleri.
tahmin ettiğimiz gibi, "av mevsimi"nin güçlü yanı da bu. zaten yetenekli olan ama kendi filmlerinde kimi zaman dizginlenmesi zor olan cem yılmaz bu filmde inanılmaz. şener şen de yine orada, yavuz turgul filmleri dışında kahramanlaşması mümkün olmayan sessiz, sakin bir karaktere nefis hayat veriyor. tek tek isim vermeye gerek yok aslında, çok başarılı bir ensemble oyunculuk var burada. ama oyunculuklardan bahsederken şuna dikkat çekmeye çalışıyorum. yavuz turgul, karakterlere odaklı bir polisiye çekmek istemiş. gerilimi filmin atmosferine yedirmiş ama senaryosunu merak duygusunu sürekli ayakta tutacak şekilde değil de, karakterlerin gelişimine tanıklık ettirecek biçimde yazmış. bu yüzden sonda twist bekleyenleri hayal kırıklığına uğratacak, uğrattı ve uğratmakta.
-buradan sonra spoiler olabilir-
bu yukarıdaki paragraf, bardağın dolu tarafına bakmak sonucu yazılabilecek bir bölüm. zira, senaryonun havada asılı bıraktığı fazla sorun var. finaldeki cevabın filmin ortasından fazlasıyla açık edilmesiyle sınırlı da değil üstelik. turgul, "kötü adamına" atfettiği zekanın hakkını verecek kusursuzlukta bir plan oluşturmamış. hiçbir cinayet kusursuz değildir tamam, hollywood bunu bize öğretti, ancak bu fazlasıyla kusurlu bir plan. ilk başından aldığınızda tüm olayların çıkış noktası olan kesik bir elin sebebi bile havada kalıyor örneğin.
-spoiler parantezi kapa-
yine de turgul'un zaten rahatlıkla hakkını verdiği çok iyi diyalog, çok iyi karakterler, çok iyi oyunculuk, çok başarılı kurgu, çok iyi atmosfer sayesinde "av mevsimi" bu haliyle bile çok şık bir film oluyor. sadece "plan" üzerinde daha fazla kafa patlatsa, kilit bir iki sahneyi ortada kullanıp seyirciye sırrı erkenden hissettirmese ve belki de filmi 25-30 dakika daha kısa kesse çok daha iyi olabilirmiş. kimisi kaçırılmış fırsat der, (dolu taraftan baktığımdan olsa gerek) ben "beğendim" derim. gitmeyenlere de mutlaka tavsiye ederim ama beklentilerini "csi" benzeri bir tıkır tıkır gerilim yerine (özellikle finaldeki "adalet" sorgusuyla) clint eastwood ve paul haggis'in polisiyeleri yönünde tutmalarını öneririm.
ben bu filme gittim bi tek bu sahnesi güzel yani otur p.tesi akşamları kanald de kanıt ı izle daha iyi...beğenmedim:(
ReplyDelete