Monday, September 15, 2008
rick..
inatla bekledik yıllarca, yeni bir albüm, yeni bir şarkı, "işte yeniden birlikteyiz, burdayız, bakın kol kolayız işte, küskünlük dargınlık yok" demelerini bile.. Syd'i bile bekledik, hiç gelmek istemediğini bilmemize rağmen..
önce Syd gitti, gözlerimizde bikaç damla yaş bırakarak.. şimdi de Rick.. Pink Floyd onsuz güzel değildi, grubun zerafetiydi o.. "echoes" daki narin ama istekli dokunuşlar, "the great gig in the sky" daki tarifsiz güzellik, "astronomy domine" daki sakin çılgınlık..
en düzgünleri oydu belki de, sessiz, sakince işini, sanatını yapan bir adam.. live 8'te tüm kameralar david'le roger üzerindeyken o ekranın kenarında hafifçe gülümseyerek çalıyordu klavyesini, kendini saklarcasına.. david'le roger 100 yıl daha yaşarlar herhalde.. yaşasınlar..
yeni bir albüm yapıyor diye biliyorduk, bekliyorduk yine.. oysa öldü.. erken.. hayatın tüm güzelliklerini tadabilmiştir diye umabiliyorum sadece, mutlu bir ölüdür şimdi..
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
hani rock gruplarında lider ya da beyin rolünde olmayıp geride duran, ve kendi işini yapan adamlar vardır ya, ona daha yakın hisseder kendini insan. radiohead'deki favori elemanım colin greenwood geliyor aklıma mesela.. rick wright da öyleydi. işinde gücünde bir adam, ve hakkının yeterince teslim edilmediğini düşündüğüm bir klavyeci. çok ani oldu ölümü, yazılanlara göre zaten çok kısa bir mücadele olmuş o orospu çocuğu hastalıkla..
ReplyDeletenur içinde yatsın.
"Echoes"un muhteşem girişini piyano başında kafasına göre takılırken bulmuş insandır o.Ölümünü kabullenmek
ReplyDeletegerçekten zor.
Shine on you Rick...
Öylesi sevdik ki..
ReplyDeleteGidecek herkes bir gün nasılsa, gam çekmeye gerek yok. Ölümü de kabullenin, karbon ve azot olacağız hepimiz, rick rahattır elementler halindeyken de..
"the time is gone, the song is over, thought i'd something more to say..."