gördüm aşkın kapımın önünden geçtiğini
önceden bu kadar yakına gelmemişti
bu kadar rahat, bu kadar yavaş değildi
uzun zaman ateş etmişim karanlıkta
yanlıştır bir şey doğru değilse eğer
yalnız kalacağım gittiğinde
...
ejderha gibi bulutlar tam tepede
umarsız sevgiyi tattım sadece
beni alttan vurdu öylece
bu seferki tam oldu
tam isabet, dosdoğru
yalnız kalacağım gittiğinde
...
kraliçe annenin dantelası, mor yonca
kızıl saçlar suratının etrafında
ağlatırdın beni haberin olmasa
hatırlamıyorum ne düşündüğümü bile
şımartabilirsin beni bu kadar sevgiyle
yalnız kalacağım gittiğinde
...
dağ eteğinde çiçekler, açmışlar delice
ağustos böcekleri sesleniyorlar kafiyelerle
mavi nehir akıyor, usulca, tembelce
sonsuza dek kalabilirim seninle
hiç fark etmem zamanı bile
...
bazı durumlar üzücü bitti
ilişkiler hep kötü gitti
verlaine ve rimbaud'nunki gibiydi benimki
ama imkanı yok karşılaştıramam
bütün o sahneleri bu ilişkiyle
yalnız kalacağım gittiğinde
..
merak edeceğim ne yaptığımı
sensiz uzaklarda kaldığımda
merak edeceğim ne söyleyeceğimi
kendimle sıkı bir konuşma yapmam gerekecek
...
seni arayacağım honolulu'da, san francisco, ashtabula'da
gitmen gerekli artık, biliyorum
ama göreceğim seni gökyüzünde,
uzun çimlerde, sevdiklerimde
yalnız kalacağım gittiğinde
...
(“You're Gonna Make Me Lonesome When You Go” - Bob Dylan, 1975)