Thursday, November 18, 2010
Cakarta ve benim için ne de güzel bir ilk..
17 şubatta Iron Maiden Cakarta'yı sallayacak.. biletler alındı bile.. rahat ölebilirim artık..
14 yaşındaydım onları ilk dinlediğimde.. karışık bir çekme kasetti.. o kasetten aklımda kalan tek şarkı ise women in uniform.. ilginç, çünkü sanırım o zamandan beri o şarkıyı hiç dinlemedim ama nakaratı hala aklımda.. kendi şarkıları bile değil.. 14 yıl geçmiş.. hayatımın tam yarısı.. o zamanlar elinize ne geçiyorsa onu dinliyorsunuz tabi, benim de elime "a real live one" geçmişti o kasetten sonra.. "fear of the dark"ın en iyi maiden şarkısı olduğunu sandığımız yıllar.. o albümdeki "the evil that men do", "wasting love" ve "afraid to shoot strangers" yorumlarını hala ayrı bir yere koyarım, belki de ilk göz ağrıları oldukları için.. liseyle birlikte iron maiden'ın esas bombalarını keşfetmeye başladım; "number of the beast", "killers", "a piece of mind", "powerslave".. blaze bayley'li nahoş yıllardı, araya ister istemez "x factor" (ki o zamanlar epey de severdim, kötü albüm de değildir hani) ve "virtual XI" (kötü albümdür) girdi.. lisenin bittiğini müjdeleyen ise süper yeniden kavuşma albümü "brave new world" oldu.. böylece geldi üniversite yılları, maiden sevgimi de yanımda götürdüm istanbul'a..
hazırlıktı, 18 yaşındaydım, ablamın havalı arkadaşlarından biri iron maiden dinlediğimi öğrenince "ben de çok severdim, hastasıydım, ama artık o kadar da dinlemiyorum.. sen de yavaş yavaş bırakırsın dinlemeyi" demişti.. bozuldum, "sanmıyorum" dedim, ama içime bir şüphe de yerleşmedi değil.. acaba gerçekten de yaşla ilgili bir şey miydi müzik sevdası? bazı gruplar belli bir yaşı geçince artık geçmişte mi kalıyordu? iron maiden'ın başına böyle bir şey gelebilir miydi? sonra bu düşüncelerin üzerinde durmayı bıraktım, sevdiğim şarkıları dinlemeye devam ettim.. müzik beğenilerim zaman içinde çok değişti, orta okulda "en sevdiğim grup" dediğim queen'i artık dinlemez oldum, farklı farklı müzik türlerine açtım kapılarımı.. ama iron maiden kaldı işte orada bir yerde.. zorlamadım kendimi ona tutunmak için, sevmeyi bırakabilirdim eğer isteseydim, ama o kadar doğal bir şekilde tutundu ki bana, onları dinlerken aldığım zevk hiçbir zaman azalmadı..
hep söylenir, maiden'ı canlı izlemek kesinlikle yaşanması bir deneyimdir, çok farklıdır.. şansım yaver gitmedi bugüne kadar.. 1998'de istanbul'a geldiklerinde aydın'dan kalkıp gidecek cesaretim yoktu, bruce'suz çok da tat vermediğini duydum sonrasında, çok da üzülmedim.. ama sonra da unuttular işte türkiye'yi, bekledim durdum boşuna.. yıl 2010 oldu, endonezya'ya yerleştim ve işte şansım döndü! iron maiden 17 şubatta buradaki ilk konserleri için cakarta'ya geliyor! boeing 757'yi alıp çıkacaklar yola yine, bruce uçuracak tüm ekibi, sonra da buraya gelip bizi uçaracaklar! biletler satışa çıktığı anda alındı, büyükelçilik tam kadro orada olacak (tamam, muhtemelen sefir bey olmaz).. grubu konser öncesi ya da sonrasında bir şekilde yakalamayı da umuyoruz, nasıl olur bilmiyorum ama, çabalamak bedava..
2005'te the cure, 2006 haziran'ında ise önce morrissey, ardından da roger waters'ı izledikten sonra "sadece iron maiden kaldı, hadi artık!" demiştim.. işte o an geldi.. tabi ki izlemek istediğim onlarca grup var daha, daha da olacak ilerde.. ama hayatım boyunca beni en derinden etkileyen insanların hepsini izlemiş olacağım böylece.. evet, morrissey the smiths olamaz, aynı şekilde roger waters da ancak çeyrek pink floyd eder, arkadaki deha olsa da.. ama sonuçta ölüyü diriltmek imkansız, o yüzden evet, çember tamamlanıyor iron maiden'la.. konsere daha 3 ay var ama ben yavaş yavaş o anı yaşamaya başladım bile.. her şey çok güzel olacak.. bruce "scream for me jakarta!" dediği anda gelora bung karno stadı cennet olacak!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment