"ben demiştim" pek hoş bir cümle olmasa da müzik yazan çizen ya da sadece biraz fazla kafa yoran kişi için biraz da elzem bir ukalalık. bir şeyi ilk keşfeden olmak güzel bir duygu yahu! hele internet sayesinde her şeyin çok daha hızlı keşfedildiği zamanlarda. patrick wolf'la da böyle bir ilişkim var. 2004 yılında kendisini çok sıcak bir öğleden sonra benicassim'de izlediğimde "bu çocuk büyük adam olacak" dediğimi hatırlıyorum. bu tecrübeyi blue jean'e
şöyle not düşmüşüm o zamanlar:
...
"Sahnede tek başına duran; hem keman, hem gitar çalan, arada Apple Notebook'unun başına geçen bir ahir zaman ozan-şarkıcısı. 15 yaşında yaptığını iddia ettiği şarkıların bile yarattığı etkiye bakılırsa bu delikanlının yeteneği ve tecrübesi 21 yaşının çok ötesinde, adını yazmak gerek bir kenara."
...
bir kenara yazsanız da yazmasanız da adını öğrendiniz o günden sonra. aritmetik olarak iki yıla bir albüm düşürdü wolf. ölümüne hayranı sayılmasam da o albümlerin en güzelini ise bu yıl çıkardı "the bachelor"la. geçen kısa zamanda siyahı geride bırakıp başka renklerle giyinmesi, düz amerikan teenage saçlarını daha frapan modellere bürümesi gibi müziğini de renklendirdi. ama "deli bu adam" dedirten uçuk yanını biraz törpüledi. kendisini dizginlediğini söylemek zor, zira bu adam hala çok büyük hissiyatları seviyor. müziğini dinlerken ağlansın, delice gülünsün, manyak gibi dans edilsin hatta mümkünse bilekler kesilsin istiyor. hollywood filmlerinin izleyiciyi koltuğa yapıştırma sevdası gibi, dinleyeni müziği karşısında küçücük yapmanın peşinde wolf. ve "the bachelor"da bunu defalarca başarıyor. en çok da benzersiz "damaris"te:
"kimse bilmezdi nereden geldiğini, ama ait olduğun yer kollarımın ta deriniydi."
olay olay olay
ReplyDeleteben de patrick wolf ile ilgili sana katılıyorum. geçen sene aralıkta londra'da canlı seyrettim . çok tuhaf ve çarpıcı bir enerjisi olduğunu gördüm. şahsına münhasır bir kişilik.
ReplyDelete