bu yazın enteresan etkinliklerinden birisi, antalya'da düzenlenmesi planlanan wakeupnow festivaliydi. mudhoney ve napalm death gelip antalya sıcağında çalacaklardı, olmadı. festivalin seneye ertelendiği söylendi. benim de mudhoney'nin kült vokalisti mark arm ile bir ay önce blue jean için yaptığım röportaj güme gitmiş oldu. gitmesin...
CANEY CANEY CANEY, İŞTE MUDHONEY!
WakeUpNow’ın en önemli iki konuğundan birisi grunge’ın gizli kahramanlarından Mudhoney. Böyle olunca grubun lideri Mark Arm’a telefon açıp ifadesini almak farzdı. İstanbul’da akşam olmuştu, fakat Seattle'da sabahın ilk saatleriydi...
Günaydın Mark. Daha önce uğramadığınız bir ülkede konser verecek olmak size neler ifade ediyor?
Gerçekten çok fazla şey. Enteresandır, ne kadar uzun süre ortalarda olursak o kadar kapı açılıyor bizim için. Türkiye'den hiç teklif almadık daha önce, ama 90'lı yıllarda Almanya'da yaşayan bir Türkle tanıştığımı ve onun sürekli "Türkiye'ye gelmelisiniz!" dediğini hatırlıyorum. En çok yaklaştığımız buydu! (Gülüyor) Süper heyecan verici bir olay bizim için.
Grunge’ın öncülerinden birisiniz. 1990’lar başında Seattle’da büyük rock hareketi oluşurken içinde olmak nasıldı?
Aslına bakarsan bu konuyu pek de düşünmüyorum, röportajlar dışında, çünkü bu bana çok soruluyor. Biz Mudhoney'yi kurduğumuzda bir punk grubu olarak düşünüyorduk kendimizi. Ama deri ceketli mohawk saçlı kalıpları içinde bir punk grubu değil. The Replacements gibi bir rock'n'roll grubu da, Butthole Surfers gibi çılgın, psychedelic, gerçekten tuhaf bir grup da punk rock'tı benim için. Biz bu alanın içine yerleştik işte. Post-punk mı denir artık ne denir, bu kategoriler ne anlama geliyor bilmiyorum zaten. Seattle'daki müzik sahnesindeki arkadaşlarımız da kendilerini böyle görüyorlardı, çok daha eski bir geleneğin parçası gibi.
Grunge sorusunu özellikle sormamın sebebi şu: Tahminimce Türkiye'de sizi izleyenlerin içinde Mudhoney'yi fazla dinlememiş ama grunge hayranı olduğu için gelenler de olacak.
Bence bu harika. Sadece şunu söyleyeyim, Antalya'da hava yazın çok sıcak olacak değil mi? Gelecek olanlar, oduncu gömleklerinizi giymeyin yeter!
Sizin kuşağınızdan birçok grup milyonlarca albüm sattı, ama siz onlardan birisi olmadınız. Diğer yandan, o grupların birçoğu artık ortada yok, siz ise hayatta kalmayı başardınız. Bununla ilgili nasıl hissediyorsun?
Çok şanslı hissediyorum! En başından beri hit şarkıları olan bir grup olmayacağımızı biliyorduk. Benim sesim de mesela bir Kurt Cobain'in ya da bir Layne Staley'nin seviyesinde değildi, ya da Chris Cornell'in sahip olduğu tekniğe asla sahip değildim. (Uzun sessizlik) Ama Screaming Trees de Mark Lanegan ile o dönemin en iyi vokalistlerinden birisine sahipti, ama onların da bir tane minör hitleri oldu: 'Nearly Lost You.' Bilmiyorum bundan ne çıkarabiliriz. Mesela İngiltere'ye gittiğimizde bize sorarlardı: "Zengin rock yıldızları olduğunuzda paranızla neler yapacaksınız?" "Biz zengin rock yıldızları olmayacağız ki!" diyorduk. Ait olduğumuz müziğin tarihini biliyorduk. Bizim soyumuz The Stooges veya New York Dolls'tu, beter olası Eagles ya da Billy Joel değildi ki! Benim gerçekten çok çok çok çok sevdiğim grupların çoğunun hiçbir zaman hit şarkısı olmadı. Birkaç istisna elbette var, Neil Young veya 1974'e kadarki The Rolling Stones gibi.
O dönemin kült firması Sub Pop’ta çalışıyorsun şu anda. Bu nasıl oldu?
Burada çalışmak isteyip istemeyeceğimi sordular, ben de tamam dedim ve işi kaptım! Unvanım "depo yöneticisi" ama depoda benden başka kimse yok, dolayısıyla kendi kendimi yönetiyorum. Kolay iş aslında: Albümleri dükkanlara ve dağıtımcılara gönderiyorum, stokları kontrol ediyorum falan.
Eminim defalarca sorulmuştur ama merak ediyorum: Grunge terimini ilk defa kullananın sen olduğu doğru mu?
Bunun sorumluluğunu almayı reddediyorum! (Gülüyor) Bu terim ben daha gitar çalmaya başlamadan önce etraftaydı, müzik eleştirmenleri "grungy" (pasaklı) tanımını kullanırlardı. Bir temizlik malzemesi reklamında "Banyonuzdaki kirleri (grunge) temizleyin!" dendiğini bile hatırlıyorum! Yani bu kelime benden çıkmadı.
WakeUpNow’ın en önemli iki konuğundan birisi grunge’ın gizli kahramanlarından Mudhoney. Böyle olunca grubun lideri Mark Arm’a telefon açıp ifadesini almak farzdı. İstanbul’da akşam olmuştu, fakat Seattle'da sabahın ilk saatleriydi...
Günaydın Mark. Daha önce uğramadığınız bir ülkede konser verecek olmak size neler ifade ediyor?
Gerçekten çok fazla şey. Enteresandır, ne kadar uzun süre ortalarda olursak o kadar kapı açılıyor bizim için. Türkiye'den hiç teklif almadık daha önce, ama 90'lı yıllarda Almanya'da yaşayan bir Türkle tanıştığımı ve onun sürekli "Türkiye'ye gelmelisiniz!" dediğini hatırlıyorum. En çok yaklaştığımız buydu! (Gülüyor) Süper heyecan verici bir olay bizim için.
Grunge’ın öncülerinden birisiniz. 1990’lar başında Seattle’da büyük rock hareketi oluşurken içinde olmak nasıldı?
Aslına bakarsan bu konuyu pek de düşünmüyorum, röportajlar dışında, çünkü bu bana çok soruluyor. Biz Mudhoney'yi kurduğumuzda bir punk grubu olarak düşünüyorduk kendimizi. Ama deri ceketli mohawk saçlı kalıpları içinde bir punk grubu değil. The Replacements gibi bir rock'n'roll grubu da, Butthole Surfers gibi çılgın, psychedelic, gerçekten tuhaf bir grup da punk rock'tı benim için. Biz bu alanın içine yerleştik işte. Post-punk mı denir artık ne denir, bu kategoriler ne anlama geliyor bilmiyorum zaten. Seattle'daki müzik sahnesindeki arkadaşlarımız da kendilerini böyle görüyorlardı, çok daha eski bir geleneğin parçası gibi.
Grunge sorusunu özellikle sormamın sebebi şu: Tahminimce Türkiye'de sizi izleyenlerin içinde Mudhoney'yi fazla dinlememiş ama grunge hayranı olduğu için gelenler de olacak.
Bence bu harika. Sadece şunu söyleyeyim, Antalya'da hava yazın çok sıcak olacak değil mi? Gelecek olanlar, oduncu gömleklerinizi giymeyin yeter!
Sizin kuşağınızdan birçok grup milyonlarca albüm sattı, ama siz onlardan birisi olmadınız. Diğer yandan, o grupların birçoğu artık ortada yok, siz ise hayatta kalmayı başardınız. Bununla ilgili nasıl hissediyorsun?
Çok şanslı hissediyorum! En başından beri hit şarkıları olan bir grup olmayacağımızı biliyorduk. Benim sesim de mesela bir Kurt Cobain'in ya da bir Layne Staley'nin seviyesinde değildi, ya da Chris Cornell'in sahip olduğu tekniğe asla sahip değildim. (Uzun sessizlik) Ama Screaming Trees de Mark Lanegan ile o dönemin en iyi vokalistlerinden birisine sahipti, ama onların da bir tane minör hitleri oldu: 'Nearly Lost You.' Bilmiyorum bundan ne çıkarabiliriz. Mesela İngiltere'ye gittiğimizde bize sorarlardı: "Zengin rock yıldızları olduğunuzda paranızla neler yapacaksınız?" "Biz zengin rock yıldızları olmayacağız ki!" diyorduk. Ait olduğumuz müziğin tarihini biliyorduk. Bizim soyumuz The Stooges veya New York Dolls'tu, beter olası Eagles ya da Billy Joel değildi ki! Benim gerçekten çok çok çok çok sevdiğim grupların çoğunun hiçbir zaman hit şarkısı olmadı. Birkaç istisna elbette var, Neil Young veya 1974'e kadarki The Rolling Stones gibi.
O dönemin kült firması Sub Pop’ta çalışıyorsun şu anda. Bu nasıl oldu?
Burada çalışmak isteyip istemeyeceğimi sordular, ben de tamam dedim ve işi kaptım! Unvanım "depo yöneticisi" ama depoda benden başka kimse yok, dolayısıyla kendi kendimi yönetiyorum. Kolay iş aslında: Albümleri dükkanlara ve dağıtımcılara gönderiyorum, stokları kontrol ediyorum falan.
Eminim defalarca sorulmuştur ama merak ediyorum: Grunge terimini ilk defa kullananın sen olduğu doğru mu?
Bunun sorumluluğunu almayı reddediyorum! (Gülüyor) Bu terim ben daha gitar çalmaya başlamadan önce etraftaydı, müzik eleştirmenleri "grungy" (pasaklı) tanımını kullanırlardı. Bir temizlik malzemesi reklamında "Banyonuzdaki kirleri (grunge) temizleyin!" dendiğini bile hatırlıyorum! Yani bu kelime benden çıkmadı.
mark arm'ın bu kadar mutevazi olduğunu bilmiyordum.
ReplyDelete