1998 sonbaharı. bir yıl önce 17 yıllık davulcusu bill berry'yi kaybetmiş r.e.m. sadece davulcusuz kalmış bir grup değil, bir ayağını da kaybetmiş bir köpek durumundalar artık. ama biliyorlar ki "artık başka bir grup" r.e.m. ve mike mills'in dediği gibi "bu grup şarkı sözlerini kapağa da basabilir."
...
evet, herhalde stipe'ın gelmiş geçmiş en etkileyici lirik yazım performansını ortaya koyduğu albümün olmasının da etkisi var bunda. "daysleeper"da bir iş kadınını anlatıyor, gece vardiyasında çalıştığı için gündüzleri yaşayamayan, insanların çoğundan uzaklaşan, başağrısı, yalnızlık, yabancılık çeken bir kadının öyküsünü. "at my most beautiful" ise r.e.m. tarihinin en doğrudan aşk dizelerine sahip. "walk unafraid" cesaret verici dizeleriyle etkili, "hope" ise (stipe'ın cohen'den tırtıkladığı ikinci şarkı) bambaşka bir vaka. sanırım içindeki her bir dizenin tek tek çıkartılsa bile bu kadar etkili olacağı başka bir r.e.m. şarkısı yok, ki rock tarihinde eşinin de çok az olduğunu düşünüyorum.
...
"up" elektronik tarafın ağırlık göstermeye başladığı, ballad ağırlıklı bir albüm. "hope," "lotus" ve "walk unafraid" dışında tempo oldukça düşük, son ikisi dışında gitarlar da oldukça az. ama eşsiz bir grup ruhu var bu albümde. sürekli birbirlerinin enstrümanlarına el atıyor buck ve mills, davula geçtikleri de oluyor. stipe bile bir şarkıda gitar çalıyor.
...
evet, bazen biraz fazla yavaş geliyor, biraz daha kısalabilirmiş de denebilir, stipe böyle diyor en azından. ama "up" gerçekten iyi bir albüm. kişisel olarak da özel. zira bu albüm beni r.e.m.'e aşık eden albüm. tam anını bile hatırlıyorum, 1998 sonbaharında, bu albüm kulağımda yolda yürürken, "walk unafraid"in son nakaratında giren siren benzeri efekt anında. bu grubun her şeyi gerektiği kadar ve tam zamanında tam yerinde yapmasının sembolüydü o efekt benim için.
o yüzden "up" r.e.m. tarihinde eşsiz bir albüm olmamasına rağmen kişisel olarak ayrı bir yerde benim için. öyle de kalacak.
No comments:
Post a Comment