Sunday, June 27, 2010

Ada'da dram bitmez

ingiltere, güzel yenilir. büyük beklentilerle başlayan turnuvalar uzun yıllar unutulmayacak bir maçla takımın potansiyelinin bir ya da iki tur öncesinde noktalanır. bugünkü 4-1'lik maç gibi, illa uzun zaman konuşulacak bir nokta olur ingiltere'nin yenilgilerinde. ya elle atılan bir golle gider ingiltere, ya da tarihe geçen 65 metrelik bir slalomla. kendini zorla attıran bir ingiliz futbolcu çıkar ortaya ya da gelene geçene "buyur" diyen bir kaleci. bugünkü gibi verilmeyen bir gol de işin tuzu biberi olur. turu geçmeyi hak eder ya da hak etmez, ama ingiltere elendiğinde konuşacak çok şey olur ortada.
...
kazandığında da sıradan kazanmayı sevmez ingiliz futbol takımı. 1-0'dan 2-1'e son iki dakikada attığı iki golle gelir. devreyi 3-0 geride kapatıp maçı 3-3'le uzatmaya taşır, penaltılarda da kazanır.
...
ada'da dram bitmez. bu cümleyi ilk olarak 2002'de newcastle united evinde inter milan'a 4-1 yenildiğinde etmiştim. daha maçın 5. dakikasında bir gol, bir de kırmızı kart yemeyi başarmıştı newcastle. ada'nın drama doymayacağının 90 dakikalık bir özetiydi o. bugünkü almanya hezimeti gibi. bir hakem hatası, büyük savunma yanlışları, kendi takımlarında dünya yıldızı olup da milli takımda renk vermeyen oyuncuları, şampiyon olma umuduyla gelinen turnuvada eve erkenden dönüş...
...
ada'da dram bitmez. bu yüzden kendisine gönül vermiş olanlar daha kısa yaşarlar. çileli bir ömürleri olur, futbolu alkolle birlikte almayı severler, her turnuvayı kalbi kırık kapatırlar ve kısa zamanda bir sonrakinin hayalini kurmaya başlarlar. iki iki geçer yılları, tek avuntuları doğmadan on yıllar önce kazanılmış bir dünya kupasıdır. o görüntülerin tekrarlarını izler dururlar. hep beklerler futbol bir kez daha evine dönecek diye... bekle kardeşim bekle... bir gün döner elbet...

No comments:

Post a Comment