josh klinghoffer red hot chili peppers kadrosuna katıldıktan sonraki ilk çalışmalarından biri. çalmaya başlıyorlar, ama flea "bir eksiklik var" deyip panikliyor. diyor ki "bildiğim şeyi yapmadığı için korktum. john'ın yaptıklarını yapmıyordu ve kenarda kendi bildiğini çalmaya devam ediyordu." genç josh'ın john frusciante'yi taklit etmeye çalışmaması gerçekten takdire değer. zira 2000'lerin en iyi gitaristlerinden birisinin kötü bir kopyası olmak var işin ucunda. ama unutmamak gerekiyor ki o frusciante aslında red hot chili peppers'ın en kilit üyesi. 1999'da flea'nın akıllara zarar bas partisyonlarını geri çekmesi ve grubun müzikal merkezini frusciante'ye teslim etmesi red hot chili peppers'ı bugün olduğu büyüklüğe getiren en kilit hamlelerden birisiydi. bu yüzden frusciante'nin yokluğunda red hot chili peppers'ın bambaşka bir grup olması kaçınılmazdı.
madem john yoktu, iki ihtimal vardı önde: 1) flea yeniden öne çıkacak, volümünü (hem hacim hem de ses düzeyinden bahsediyoruz) 1980'ler ve 1990'lar başı albümlerindeki seviyeye çekerek funk'a yükleneceklerdi.
2) john'un yokluğunda teknik anlamda sound'larında hiçbir şeyi değiştirmeyecek ve josh'ın kendi stiliyle çalmasına izin vereceklerdi.
red hot chili peppers ikincisini seçti. soloları seven, şarkılara etkili arpejler ve küçük riff'ler attırarak grubun melodik kalbi olan john gitti, ön planda olmayan, asıl özellikleriyle aslında çok iyi bir ritm gitarist josh geldi. tüm fark bu aslında. red hot chili peppers'ın "i'm with you"dan önce tüm açıklamalarında (bunun grubun kariyerinin en önemli olması, başka bir bakışla yeni bir grubun ilk albümü olması) albüme atfettikleri değer bundan. red hot chili peppers artık başka bir grup ve 20 yıl önce 17 yaşındaki bir çocukken gruba aldıkları elemanın aslında en kilit üye olması, en nihayetinde de onsuz var olabileceklerini kabul ettirme durumu. özet bu.
"i'm with you" bu anlamda red hot chili peppers'ın ayakta kaldığını kanıtladığı için önemli. zira yeni dönemlerinin ilk albümü olarak görüldüğünde fena değil. "brendan's death song" gibi 2011 model "breaking the girl" ayarında bir şarkı var. gençlik günlerinin enerjisine sahip "goodbye hooray," "californication" döneminin balladlarını anımsatan "police station" 1970'lerin elton john'una selam duran "happiness loves company" ve grubun daha önce gitmediği bir yere ulaşmış, heyecan verici "even you, brutus" iyi şarkılar. ve "did i let you know" josh'ın sorumluluk aldığında hem gitarı hem de geri vokaliyle daha iyi işler başarabileceğinin kanıtı, müthiş bir parça, albümün en iyisi.
ama ilerisi için umut vermeyi bırakıp bir gerçeğe de odaklanabiliriz "i'm with you"yu dinlerken. john frusciante'li dönemin her bir albümü bundan iyi. ve gelin şöyle bir test yapalım: gelecek yıl istanbul'da izleyeceğimizi umduğumuz bir gruptan bahsediyoruz. red hot chili peppers sahnedeyken bu albümden kaç şarkı çalsın istersiniz?
No comments:
Post a Comment