synth'leri popüler müziğe ilk sokan adamlardan birisi olarak elektronik müzik ansiklopedilerinde kendisinin önemli bir yeri olabilir ama vince clarke çağdaş sound'ları pek de takip eden birisi değilmiş. en azından plastikman (nam-ı diğer richie hawtin) kendisinden "elektrostatik"i mix'lemesini isteyene kadar haşır neşir değilmiş bu türle. beatport dünyasına dalışı böyle olmuş, daha sonra duygunun sözlerle değil beat'lerle verilmesi ilgisini çekmiş.
olayların bu şekilde ilerlemesi, bize vcmg'yi getirdi. vince clarke minimal techno'ya merak sarıp bu tarzda bir şeyler yapmak istediğinde kendisine eşlik edecek bir isim düşündü. ilk aradığı numara da martin gore'unkiydi. "bir techno albümü yapmak istiyorum, var mısın yok musun?" diye sordu, olumlu yanıt aldı. böylece depeche mode'un orijinal kadrosundaki iki isim yaklaşık 30 yıl aradan sonra ilk defa bir araya geldi. ama bu bir araya geliş pek fiziksel bir birlikteliğe işaret etmiyor zira ikili albümün promosyonuna kadar hiç bir arada bulunmadı, mail yoluyla işlerini geliştirdiler.
birkaç ep'nin arkasından gelen ilk albüm "ssss" önümüzdeki hafta çıkıyor. dün itibariyle çeşitli internet sitelerinde stream'e sunuldu. clarke ve gore'un birlikteliğinden depeche mode esintili büyük nakaratlar, sert ve melankolik bir hava bekleyenleri bir kez daha uyarmış olayım: bu bir synth-pop albümü değil. ikili çok şık bir ses işçiliği sergilemişler ve parlak bir sound tutturmuşlar. benim favorilerim "single blip", "spock" ve "bendy bass" oldu.
trendlerin üç-dört yılda bir değiştiği pop aleminde, hem de sound'ların evriminin çok hızlı gerçekleştiği elektronik bazlı bir müzik yaparken, 30 yıl gündemde kalabilmek kolay değil. pet shop boys'un sırrı en başta nefis pop melodilerinde ve neil tennant'ın benzersiz vokallerindeydi şüphesiz. ama bir yandan müziklerini güncel ve zamana uygun (relevant) tutabildiler. bunun da ipuçlarını her stüdyo albümünden sonra gelen sürpriz işlerde bulunabilir. öyle ki, bir psb hayranı grubun her stüdyo albümünden sonra bir remix veya b-side toplaması geleceğini, onların da üç dakikalık pop single'larından ziyade uzun dans parçaları içerdiğini bilir. "disco", "disco 2" diye dörde kadar giden albümler, "alternative" ve aslında toplama albüm olmamasına karşın bu grupta değerlendirilebilecek ve dönemin pop müziği için çok radikal bir adım olan "introspective" işte pet shop boys'un "ilerici" yanını resmeden işlerdi.
geçtiğimiz haftalarda yayınlanan pet shop boys albümü "format" da bu yolun yolcusu. "bilingual"dan (1996) "yes"e (2009) kadarki dönemde çıkardıkları single'ların b-side'larını toparlayan iki cd'lik bir kayıt bu. "in the night '95" gibi 90'ların piano house parçalarını andıran vokalsiz işler de var, "disco potential" gibi electro numaraları da, "i didn't get where i am today" gibi hit potansiyelli pop şarkıları da. iki tane ortak noktaları var ki bu aynı zamanda pet shop boys'u bu kadar vazgeçilmez yapan şeyler: birincisi çok ince şarkı yazarlığı eseri olmaları, ikincisi ise çıktıkları dönemin eğilimlerini yansıtmalarına karşın bugün de hiç bayatlamamış halde durabilmeleri.
No comments:
Post a Comment