Su hayatta en guzel seylerin bazen en beklenmedik anlarda karsima cikmasina bayiliyorum! Arabanin lastik degisimi icin geldigim serviste beklerken masanin uzerindeki Luxemburger Wort'u aldim elime ve Almanca haber bollugu arasinda Fransizca bir haber ararken, Luksemburg'un en onemli kultur merkezinin eski direktoru, tatli insan Claude Frisoni'nin, yabancilara genel secimlerde oy hakki verilmesine dair Haziran'da yapilacak referandum hakkindaki makalesine denk geldim.
Vatandaslikla ilgili temel bir konu, inanmis bir Cumhuriyetci Fransiz'dan daha iyi kimden dinlenebilir ki! Oyle guzel ozetlemis ki sadece Luksemburg'un demokratik gelecegini yeniden tanimlamakla kalmayacak, yepyeni bir demokrasi modelinin de onunu acabilecek referandumu.. Oyle guzel cumleler kurmus ki: "une société qui ne suis pas, en ces temps troublés, le courant dominant du repli sur soi et de la peur de l'autre, une communauté qui ne confont pas amour de la patrie et haine de l'étranger, une collectivité qui fait la différence entre patriotisme et nationalisme.. une telle société est non seulement plus agréable à vivre, elle est aussi plus apte à survivre." Ve bitisi Luksemburg'un en unlu multecilerinden Victor Hugo ile yapmis: "avoir pour patrie le monde et pour nation l'humanité" (vatan olarak dunyayi, ulus olarak da insanligi sahiplenmek). Frisoni'nin yabancilara oy hakki verilmesini tutkuyla destekledigi makalesinin, buna karsi cikan Hristiyan-Demokrat CSV'ye yakinligiyla taninan, Luksemburg'un muhafazakar gazetesi Wort'ta yayimlanmasi ayrıca onemli. Bu ayrica, ulkenin demokratik olgunlugunu da gosteriyor tabi ki.
Bu sabah serviste gazeteyi acmak yerine telefonuma odaklansaydim muhtemelen kaciracaktim bu harika makaleyi.. Kalemine saglik Claude Frisoni!