Sarp'la Pukkelpop'taydık Cumartesi günü. 15-16-17 Ağustos tarihlerinde Belçika'nın Hasselt şehrinde düzenlenen festivalin son gününe teşrif edebildik ancak. Malum, çalışan insanlarız. Ama ne son gündü..
İkimiz de uzun zamandır böyle büyük bir festivale gitmemiştik, o yüzden daha festivale gidişte yaşadığımız ufak tefek aksilikler (ağırkanlılıktan Regina Spektor ve I am Kloot konserlerini kaçırma, festival alanının girişini bulamama! vb.) çok da şaşırtmadı bizi. Nihayet alana girdiğimizde ise Mart ayından beri beklediğimiz ana kavuşmanın keyfi, I am Kloot'u kaçırmış olmamızın hüznünü unutturdu.
Bilmem yaş ortalamasının 17 olduğunu söylememe gerek var mı! Gerçekten çok genç bir kitle vardı festivalde. Herkes halinden memnun görünüyordu. Ben birkaç saniyeliğine "dünyada bu kadar acı varken (Mısır'da iki gün öncesinde yaşananlar vs.) bizim burada böylesine hazcı bir ortamda eğleniyor olmamız ne kadar ahlaki" tribine girsem de atik meşrulaştırıcı manevralarla kurtardım kendimi.
Gelelim konserlere.. Festivalde gruplar 8 sahneye dağıtılmıştı. İzlemek üzere belirlediğimiz gruplar ana sahnede Regina Spektor, Foals, Franz Ferdinand ve The xx; Marquee'de I am Kloot, Club'da Frightened Rabbit ve Midlake, Dance Hall'de Crystal Castles ve enerjimiz kaldığı takdirde The Shelter'da Opeth idi. İlk ikisini geç kaldığımız için kaçırdık, Crystal Castles malesef Foals ve Franz arasında kaynadı, Opeth ise yorgunluk kurbanı oldu.
Ana sahnede Alabama Shakes, Marquee'de Kodaline, sonra yine ana sahnede Triggerfinger'a ufak ufak takıldıktan sonra Frightened Rabbit'i izlemek için Club'a gittik. Çok tatlıydı İskoç grup, 45 dakika süreleri vardı ve gayet eğlenceli bir performansı ortaya koydular. Son albümden "December's Traditions"ı çalmamaları üzdü ama olsun..
Sonra hemen Foals için ana sahneye koştuk, neyse ki sol cepheden önlere sızma çabalarımız sonuç verdi ve biraz yanda da olsa en önde yer bulabildik kendimize. Şaşırtıcı biçimde (en azından benim için) herkesin unuttuğu ilk albümlerinden 3 şarkı çalarken çok beğenilen ikinci albüm Total Life Forever'dan sadece Spanish Sahara'yı çaldılar. Ama eğlendirdiler, hem de çok! Yannis Philippakis'te rock star kumaşı var, kesin. Hem de burnu havalarda olmayan, sempatik rock star. Bir ara seyircilerin arasına atladı, insanların üzerinde biraz dalgalandıktan sonra sahneye döndü. Yannis ve Foals sadece müzikleriyle değil, sahne performanslarıyla da zamanın steril pop hareketlerinden farklı bir şeyler vaat ettiklerini gösterdiler.
Ve Franz Ferdinand! Şüpheciler kenara çekilsin, 2004'ten beri bizi zıplatan adamlar hala zıpkın gibi.. İlk çıktıkları zamanlardan bir röportajlarında "tek istediğimiz güzel kızları dans ettirmek" dediklerini hatırlıyorum; Pukkelpop'ta tam da bunu yaptılar! "This Fire", "Take Me Out", "Matinee", "Do You Want To", "Ulysses" gibi hitleri sıraladılar, seyirciyi coşturdular, bu aralar çıkacak olan yeni albümden de üç şarkı çaldılar. Yine izlemek lazım, hep izlemek lazım.
Franz veda eder etmez arkadan dev bir kitlenin en ön sıradaki bizlere doğru aniden yüklenmesi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik. Evet, bunlar genelde ergen genç kızlardan müteşekkil The xx hayranlarıydı.. Yanımızda duran (daha olgun görünümlü) iki kıza sorduk nedir bu grubun alameti farikası diye, "çok farklı, başka herhangi bir grubun veremediği samimi hisleri The xx'te bulduklarını" söylediler. (Muhabbetin devamında kızların sevgili olduklarını ve iki hafta sonra evleneceklerini öğrendik, batı dünyasını bir kez daha takdir ettik). Konser nasıldı peki? Eh, güzeldi tabi, ama hayran grubu The xx, konserin tadını çıkarabilmek için gerçekten sevmek gerek anladığım kadarıyla. Bildiğim ve hatırladığım tüm şarkılarını çaldılar..
Gecenin anlamlı bitişi tabi ki Midlake ile geldi.. Vokalist ve şarkı yazarı Tim Smith'in geçen sene ayrılmasının ardından grup kendini toparlamış ve Eric Pulido vokalleri de üstlenmesiyle yoluna devam etme kararı almıştı. Yeni albümü yakın zamanda tamamladılar ve Kasım ayında piyasaya sürmeyi planlıyorlar. Konser çok içten bir ortamda geçti, grup sanki ilk kez seyirci karşısına çıkıyormuşçasına heyecanlı, hatta bir nebze tedirgin gibiydi. "My Young Bride" ile açılışı yaptılar, "Rulers, Ruling All Things" ile devam ettiler, Bamnan'a "Kingfish Pies" ile selam çaktılar, yeni çıkacak "Antiphon"dan albüme adını veren single dahil üç şarkı çaldılar ve kapanışı iki efsane, "Roscoe" ve "Head Home" ile yaptılar, ikisinin de hakkını verdiler.. (Yani, Head Home'un sonundaki gitar solosu tabi ki albümdeki gibi olmadı ama yürektendi ve tutkuluydu). Eric'in vokaline alışmak biraz zaman alacak evet, ama güzel bir sesi var adamın, açık fikirli olmak lazım. Aynı şey yeni albüm için de geçerli galiba, farklı bir sound belli ki. "Antiphon"u çok tutmadım ama diğer iki şarkı ümit vadetti. ("Antiphon"u Midlake'in resmi sitesinden indirebilirsiniz)
Güzeldi Pukkelpop, eğlenceliydi! Konser arası aktivitelerden şarkı bilme yarışmasını bile kazandık Sarp'la! Günü epey yorgun ama mutlu, huzurlu ve tatmin olmuş biçimde bitirdik. Seneye bu sefer Rock Werchter'e gitme konusunda prensip anlaşmasına vardık..
Müziksiz kalmayın!
Ana Sahne
DJ cenneti Boiler Room
Frightened Rabbit
Foals
Yannis
Foals setlistini kapmayı başaran (yani, güzel olduğu için setlist kendisine takdim edilen) kızımız
Franz Ferdinand
Alex Kapranos
Güvenlikçiler de iyi insanlar, fotoğrafımızı çektiler..
Franz Ferdinand setlisti
The xx
Midlake
Festival alanını ateşe verdiler!
Dürüm rules!