aslında niyetim "paranoid park"ı yazmaktı. ama gus van sant'in filmini hafta içinde izlediğim sinema salonunun, beyoğlu sinemasının kapanıyor olduğu haberini aldıktan sonra o kadar da önemli değildi bu.
1989 yılında açılmış beyoğlu sineması, tahmin ettiğim kadar eski değil yani. ama o eski mimarisiyle, halep pasajının şık atmosferiyle, hastası olduğum yer gösterici amcalarıyla ve kendine has tarzıyla özeldi beyoğlu sineması. bu "kendine has" meselesi önemli. zira beyoğlu sineması'nın kapanışına duyduğum üzüntü ucuz ve biraz da sahte bir nostalji duygusundan kaynaklanmıyor sadece. çünkü hala genç sayılırım bazen unutsam da. ama beyoğlu'nun bir karakteri vardı. orada gösterime giren filmlerin sinemanın hangi coğrafyasından geldiğini az çok bilirdiniz. ne tutacaksa onu oynatacak olan ticarethane eseri 8-9 salonlu sinemalardan değildi orası. şimdi bir tane daha gitmiş olunca geriye ne kalıyor, söylemeye bile korkuyorum.
"old boy"dan "dancer in the dark"a, "kader"den "the ice storm"a (annemi yalvar yakar ikna etmiştim sırf bu film için istanbul'da birkaç gün daha kalmak için, mersin'e asla gelmeyecekti çünkü), kimbilir kaç güzel filmi izledim o salonda, temmuz ayından itibaren izleyemeyeceğim. o yüzden fırsat bu fırsat, beyoğlu sineması'na gelecek iyi filmleri kaçırmamak gerek. gelecek yıl bu zamanlar orası megaplex mi olur, yoksa nightmare before christmas çantacısı mı bilinmez çünkü.